Tükendi
Gelince Haber Ver
Güzel Sanatların ilki ve öncüsü olsa gerek resim. Zira, dünyanın herhangi bir yerinde bulunan bir mağaradaki çizimlerin 20-25 bin yıl öncesine tarihlendiğine dair haberlerle karşılaşıyoruz, çeşitli zaman aralıklarında. Yazıdan daha evvel, insanlık tarihinin başlangıcına dair delillerin en başında geliyor aynı zamanda bu arkeolojik bulgular.
Picasso’nun, Lascaux/Fransa’da bulunan mağaradaki resimleri ilk gördüğünde; “On yedi bin yıldır yeni hiçbir şey öğrenmemişiz.” dediği söylenir. Oysa, tarihin, yazının bulunması ile başladığı kabul görür, malum. Bu hesapla insanlık tarihinin 5 bin ila 5.500 yıllık bölümünden haberdarız. Fakat insan var olduğu günden beri, varlığını kanıtlamak istercesine eserler bırakmış adeta. Çeşitli saiklerle ortaya çıkan bu eserlerin pek çoğu resim veya çizimler. Kimi zaman bir vahşi hayvanı, kimi zaman yaşadığı bir olayı, mağara duvarlarına, taşlara, hatta ağaç kabuklarına çizmiş insanoğlu, elinde var olan imkânlarla. Bu nedenle kökeni belki de insanlık kadar eski, resim ve çizginin. Diğer taraftan, göze ve ruha hitap etme özelliği ile sanata hiç ilgi duymayanları bile kendine çeken bir yanı olduğu kuşkusuz. Hele ki fotoğrafın ve akabinde sinema ve benzeri keşiflerin henüz iki yüz yıla bile varmayan geçmişleri göz önüne alındığında değeri daha fazla öne çıkıyor.
Kitabın hareket noktası da bu aslında; resim sanatına ilgi duyan, duymayan, ya da bir şekilde bu sanatın büyüsüne kapılan herkese hitap etmek. Bu sanatın mihenk taşı olmuş, 100’den fazla ressamın kısa hayat hikayeleri ve 300’den fazla resmi ile zenginleşen bu kitap, herkesin evinde bulunması gereken bir başvuru kitabı niteliğinde, aynı zamanda,
Okuyucularımızla birlikte çıktığımız, «doğru rota ile yeni ufuklara» yolculuğumuz, «RessamlaRResimleR» adlı, hem göze ve hem de ruhumuza hitap eden, bu harika kitabımızla devam ediyor.