Tükendi
Gelince Haber VerBugüne kadar ağırlık, daha çok derinlerde dolaşan deşifre edici çalışmalarda ve mitlere yaslanan simgesel araştırmalarda oldu. Ne yazık ki bunlar, modernist romanları genelde olduğundan *büyük* gösterirken yazarlarını da bir nevi peygamber mertebesine taşıdı. İlginçtir, teorik olarak modernizmin karşısında duran postmodernizm dahi, olumlayarak olmasa bile bu aşırılığa katkı sundu.
Mevcut durumda sorulabilecek soru şu: Bu saatten sonra söz konusu romanlara daha üstten, daha genel bir bakışla yaklaşabilmek mümkün mü?
Ersan Üldes’in edebiyat tarihinde farklı bir kapı aralayan *büyük* romanlara alternatif bir eleştiri getirdiği bu kitap, hem okur hem de edebiyat adına bir özgürleşme hareketi olarak tanımlanabilir: Herkesi tüm *izm*lerden kurtarıp eserlere atfedilen ulvi değerleri bir kenara bırakma ve onları yeniden birer *roman* olarak görme gayreti.
Marcel Proust’tan Thomas Mann’a, William Faulkner’dan Hermann Broch’a, Robert Musil’den Virginia Woolf’e pek çok tanınmış isim bu çabadan payını alırken, üzerlerine iliştirilmiş sıfatlarla birlikte önümüze gelen eserler hakkında farklı sorular sorabilme cesareti kazanıyoruz. Örnekse, bir sabah devasa bir hamamböceğine dönüşmüş hâlde uyanan Gregor Samsa mıdır gerçekten? Peki, James Joyce Ulysses’i yazmaya başladığı masaya *büyük* bir roman kurgulamak üzere mi kurulmuştur? Modern edebiyatın öncülerinden sayılan Thomas Mann, gerçekten bir modernist midir?
Yukarıdakilere benzer onlarca meseleyi sorgulayan bu kitap aslen şunu anlamaya çalışıyor: Dayatılan tüm kalıpların dışına çıkarak *büyük* romanları başka bir gözle okuyup irdelemeye hazır mıyız?
Göreceğiz...