Samipaşazade Sezai, 1859 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiştir.Tanzimat devrinin ileri gelen isimlerinden, Osmanlı Devletinin ilk Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) Abdurrahman Sami Paşa ile Paşa'nın ikinci eşi olan Gürcü asıllı Dilarayiş Hanımın oğludur.
Samipaşazade Sezai, babasının Taşkasap'taki konağında özel eğitim gördü. Konaktaki eğitim yıllarında Farsça, Arapça, Fransızca, Almanca; daha sonra Londra'da görev yaptığı dönemde de İngilizce öğrendi. 20 yaşına kadar resmi bir görev almayarak edebiyat konusundaki bilgilerini arttırmayı tercih etti.
Maarif başlıklı ilk yazısı 1874 yılında Kamer adlı gazetede yayımlandı 3 perdelik bir piyes olan Şir isimli ilk eseri 1879 yılında yayımlanmıştır. Babasının ölümünden sonra ise Londra elçiliği ikinci katipliğine atanmıştır.
Londra'da kaldığı yıllarda İngiliz ve Fransız edebiyatını yakından izleyen Samipaşazade Sezai, 1885 yılında elçilik görevlerinin şapka giymesi yasağına uymadığı için elçilik kadrosundan azledilerek İstanbul'a döndü.
Samipaşazade Sezai, 1885-1901 yılları arasında İstanbul'da yaşadı ve edebi açıdan verimli bir dönem geçirdi.Abdülhak Hamit ve Recaizade Ekrem ile yakın dost oldu. 17-18 yaşlarında tanıştığı Namık Kemal ile sürekli mektuplaştı
Diğer Tanzimat yazarları gibi çok sayıda eser vermeyen Samipaşazade Sezai bir roman, iki küçük hikaye kitabı, hatıra ve seyahat yazıları yazmıştır. 1888 yılında bir paşazade ile cariyenin aşk öyküsünü anlattığı Sergüzeşt adlı romanı yayımlayarak Şemsettin Sami, Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efendiden sonra Türk edebiyatının ilk romancıları arasına girdi.
Samipaşazade Sezai'ye 1927 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararı ile "Hidamat-ı Vataniyye" Tertibinden maaş bağlandı. 26 Nisan 1936 yılında İstanbul'da zatürreden öldü. Cenazesi Göksu'daki aile mezarlığına, yeğeni İclal'in yanına defnedildi.
Samipaşazade Sezai, ilk eserini Namık Kemal etkisinde yazdığı "Şir" adlı eseri ile tiyatro oyunu alanında vererek roman, hikaye, hatıra, sohbet, makale ve şiir ile üne kavuştu.
Tek romanı olan Sergüzeşt, bütünüyle esaret konusunu işleyen ilk roman olarak Türk edebiyatında yer aldı; kölelik ve cariyelik siteminin eleştirildiği roman onun en ünlü eseri oldu. Kitap Besim Ömer Paşa tarafından Fransızca'ya çevrilmiştir.
Romanın getirmiş olduğu ünle hikayeci yönü gölgede kalmış olsa da hikayecilik yönü çok güçlü bir yazardı. Küçük olayları konu alan hikayeleri ile kısa hikaye türünü, Türk edebiyatına soktu.
Tanzimat döneminin en genç yazarı olan Samipaşazade Sezai "Küçük Şeyler" adlı kitabı ile Servet-i Fünun yazarlarını etkilemiştir. Namık Kemal'in etkisiyle birçok hikayesinin dilini süsledi, uzun cümleler kullandı. Yazılarında romantizm ile realizmi birleştirdi. "Sanat için sanat" anlayışı ile eserler veren yazar konularını her zaman yerli hayattan seçti.
{{ F.NAME }}