Bilim, tarih ve felsefe gibi alanlarda kategorilendirilen kitaplar, farklı formlarda olabilmektedir. Peyami Safa kitapları, geniş bir okuyucu kitlesine sahiptir. Peyami Safa’nın eserlerinde işlediği başlıca konular aşağıda listelenmiştir:
Yukarıda listelenmiş olan maddeler, Peyami Safa’nın kitaplarında en fazla değindiği konulardır. Doğu-Batı çatışması, ahlak, bireyin iç dünyası gibi konuların eserlerde işlenmesi, insan ilişkilerini anlamada oldukça önemlidir. Doğu-Batı çatışmasının işlenmesi aynı zamanda eserin yazıldığı dönemdeki toplumsal sorunlara açıklık getirmesi sebebiyle de bazı konularda yol gösterici olmuştur.
Peyami Safa, 2 Nisan 1899 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Yazarın ismini şair Tevfik Fikret vermiştir. Safa, küçük yaşlarda babasını kaybetmiş, annesi ve abisiyle zor şartlar altında hayatını devam ettirmiştir. Sağ kolunda kemik veremi hastalığı olan Yazar, o yıllardaki psikolojisini otobiyografik romanı Dokuzunca Hariciye Koğuşu’nda işlemiştir. İlk edebi yapıtlarını Vefa İdadisi’nde öğrenim gördüğü sıralarda vermiştir. Kısa bir süre öğretmenlik yapan yazar, Asrın Hikâyeleri adlı eseriyle ilgi görmüştür. Yazar, hayatında pozitivist, materyalist, mistik, milliyetçi, muhafazakar, antikomünist tutumlar sergileyerek farklı değişimler yaşamıştır. Fransızca bilmesi sebebiyle Batı kültürünü yakından takip etme şansı bulan Peyami Safa, ilk dönemlerinde Maupassant ve Rousseau gibi yazarlardan tercümeler yapmıştır. İlerleyen dönemlerinde ürettiği eserlerde mekân olarak genellikle İstanbul’u tercih etmiştir. Cumhuriyet ve Milliyet gibi gazetelerde eleştirel üslupla yazılar yayımlamıştır. Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Kısakürek ile olan pozitif ilişkileri zamanla kalem kavgalarına dönüşmüştür. Yazar, kariyerinin başlarında Cumhuriyet Halk Partisi’ne daha sonra ise Demokrat Parti’ye yakınlaşmıştır. Peyami Safa’nın Fatih Harbiye ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı eserleri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaöğretim öğrencilerine tavsiye edilen 100 temel eser listesi içinde yer almaktadır. Eserleri farklı dönemlerde beyaz perdeye ve dizilere uyarlanan Peyami Safa’nın okunması gereken kitapları şu şekilde sıralanmaktadır:
Peyami Safa eserleri hem üretildiği dönemde hem de günümüzde okuyucuların beğenisini kazanmaktadır.
Yazar Peyami Safa, roman türünde başarılı örnekler vermiş ve kendini ön plana çıkarmıştır. Lisedeki küçük denemeleri ve Nazım Hikmet’e cevap olarak yazdığı manzume dışında şiir türünde bilinen önemli eseri yoktur. Yazar, şiir sanatını doktorluk gibi zor bir uğraş alanı şeklinde yorumlamıştır. Ona göre ülkemizde şiir yoktur ancak buna zıt olarak şair sayısı fazladır. Bu durum da şiirden az anlayanların çok olmasına bağlıdır. Peyami Safa, halk şiirine de sıcak bakmamıştır. Şairlerin halk şairlerine özenmesine karşı çıkmıştır. Genellikle şiirin fizik ve metafizik arasında özgür bir şekilde olması gerektiğini savunmuştur. Şairleri zekâsıyla değil ruhuyla yazan kişiler olarak tasvir etmiştir. Gerçek şiirin sadece vezin, kafiye ya da güzellikten oluşamayacağını söylemiştir. Peyami Safa şiir kitapları yazmamıştır ancak “Gün Doğuyor” adında bir piyesi vardır.
Peyami Safa’nın çok yazmasının nedenlerinden birisi de geçimini kalemiyle sağlıyor olmasıdır. Özellikle Server Bedi imzalı eserlerini bu ekonomik nedenlerdendolayı kaleme almıştır. Yazar, annesinin adından (Server Bedia) uydurduğu lakabı ile 140’a yakın roman yazmıştır. Bu lakapla yazdığı romanlardan en bilinenleri “Cumbadan Rumbaya” ve “Cingöz Recai”dir. Yazarın önemli eserleri şu şekilde sıralanmaktadır:
Yazara ait en çok okunan eserlerden olan bu kitaplarda ortak temalar kullanılmıştır. Peyami Safa, eserlerinde genellikle Doğu-Batı çatışmasını ele almış, yanlış batılılaşmayı sıkça eleştirmiştir.
Peyami Safa kitap seti olarak en sevilen seri “Cingöz Recai” olmuştur. Yazar, bu eserini Server Bedi lakabını kullanarak yazmıştır ve Arsen Lüpen’den esinlenmiştir. Hikâyede yer alan önemli karakterler arasında polis müfettişi Mehmet Rıza yer almaktadır. Romana sonradan Sherlock Holmes ve yardımcısı Dr. Watson dahil olmuştur. Cingöz Recai, yakışıklı, kurnaz, cesur, soğukkanlı, zarif, tahsilli, görgülü, cömert ve kibar bir serseridir. Maceralarında helal para kazanan kişilere dokunmamış, haksız yollarla servet edinen kimselerden hile ile para çalmıştır. Çaldığı paraları ihtiyaç sahiplerine dağıtmıştır. Cingöz Recai serisinde 12 kitap bulunmaktadır. Bu kitaplardan bazılarına Cingöz’ün Esrarı 1, Cingöz’ün Esrarı 2, Cingöz Kafeste, Şeytani Tuzak, Zeyrek Cinayeti, Tiyatro Baskını, Sherlock Holmes İstanbul’da, Sultan Aziz’in Mücevherleri, Mişon’un Definesi, Esrarlı Köşk örnek verilebilmektedir. Peyami Safa Cingöz Recai serisi çok sevilmiş ve beyaz perdeye de uyarlanmıştır. Yazara ait olan birçok kitap setler halinde satılmaktadır. Kitap setlerinde en çok yer alan Peyami Safa eserlerinden bazıları şunlardır:
Peyami Safa, Yeni Lisan Hareketine karşı çıkan isimler arasında yer almıştır. Lisan için fikrin feda edilemeyeceği görüşünü savunmuştur. Hareketin öncülerinden olan Ömer Seyfettin’i eleştirerek eserlerinde ruh tahlilinin olmadığını ve sadeliği basitliğe dönüştürdüğünü dile getirmiştir. Yazar, konuşma ve yazı dilini birbirine yaklaştırmayı onaylamamıştır. Dillerin saf ve öz olmadığını, evrensel olaylardan etkilenebileceğini dile getirmiştir. . Peyami Safa, yabancı bir dilin hakimiyetinde olmakla yabancı bir ordunun kölesi olmak arasında fark olmadığını belirtmiştir. Dile giren her kelimenin imla değiştirmediği sürece sözlüğe alınmasına karşı çıkmış ve kelimelerin ilk olarak halkla aynîleşip halkın malı olması gerektiğini vurgulamıştır. Harf Devrimine karşı çıkan isimler arasında yer almıştır. Okullarda Latin alfabesine ek olarak Arap harflerinin de okutulmasını, kültürler ve kuşaklar arasında kopukluk olmaması için gerekli olduğunu belirtmiştir.
Peyami Safa tüm kitapları, başta romanları olmak üzere yazdığı deneme, makale ve gazete yazılarında Doğu-Batı konusuna sıkça yer vermiştir. Batıyı, hem bir kıta hem de bir kafa olarak nitelendirmiştir. Eserlerinde Batı zihniyetinin oluşumundaki önemli etkenlere değinerek konu üzerine söylemleri olan yazar, sanatçı ve düşünürlerin fikirlerinden faydalanmıştır. Yazar, Hristiyanlığı Avrupa ve Asya arasındaki en belirgin fark olarak görmüştür. Yazar, Batılılaşmayı riyazileşmek ve siteleşmek kavramları üzerinden yorumlamıştır. Peyami Safa, Dogmatizmi doğunun geri kalmasında sebep olarak görmüştür. Tanzimat Dönemi ile başlayan yenileşme hareketlerinin yanlış yorumlanmasını eleştirmiştir.
Peyami Safa hayatı boyunca farklı fikir akımlarından etkilenerek birçok dönem geçirmiştir. Cumhuriyet Dönemine ait olan yazar; Milliyetçilik, Turancılık ve Mistisizm konuları üzerinde kararsızlık yaşamıştır ve bununla birlikte dönem dönem fikirlerinde değişiklik olduğu görülmektedir. Peyami Safa, 2. Dünya Savaşı sıralarında mistisizm fikir akımını benimseyerek yaşamının belirli bir dönemini aynı fikirler doğrultusunda ilerlemiştir. Mistisizm akımı, doğaüstü olaylar ve açıklanamayan durumları belirten bir fikir akımıdır. Bu akımın yanı sıra yazar, dönem dönem birçok akımdan etkilenerek Pozitivist, Materyalist, Muhafazakar, Antikomünist ve Korporatist tutumlar da sergilemiştir. Peyami Safa, fikir değişikliği açısından farklı yazarlarla da çelişkiye düşmüştür. Mistisizm akımının diğer savunucuları; Aziz Francesco, San Juan de la Cruz ve Azize Teresa'nın yanı sıra İslam mistikleri de bulunmaktadır.
Peyami Safa’nın Nazım Hikmet’le başlarda iyi olan fakat sonradan bozulan bir ilişkisi olmuştur. Tutuklu olan Nazım Hikmet’in affedilmesi için Cumhuriyet Gazetesinde yayımlanan ‘Yanardağ’ şiirini yayımlamıştır. Bunun üzerine Cumhuriyet Gazetesi, Peyami Safa ve Nazım Hikmet’i desteklemeyince Peyami Safa gazeteden ayrılmıştır. İmzası ve yorumunun ardından gazeteden ayrılan Safa, Resimli Ay dergisinde yazmaya başlamıştır. Peyami Safa’nın “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” adlı eserini Nazım Hikmet’e ithaf etmiştir ve bununla birlikte aralarında güzel bir dostluk oluşmaya başlamıştır. Uzun bir süre devam eden dostluğun ardından araya giren fikir ayrılıkları nedeniyle aralarındaki dostluk ilişkisi kavgaya dönüşmüştür.
Peyami Safa çocukluğundan beri verem hastalığı ile savaşmaktadır. Nebahat Hanım ile evlendikten sonra onda da çeşitli hastalıklar olduğu ortaya çıkmıştır. Bir süre kadar hastalık durumu devam ederken Nebahat Hanım, zamanla kansere yakalanmıştır. Peyami Safa eşinin durumundan oldukça etkilenmiştir. Yazarın bir oğlu vardır ve ismi Merve Safa’dır. Erzincan da görev yapan Merve Safa, karaciğer hastalığına yakalandıktan sonra hastaneye kaldırılmış ve hayatını kaybetmiştir. Peyami Safa ise oğlunun ölümünün ardından oldukça sarsılmıştır.