Cemalettin Seber ya da günümüzde tanındığı ismi ile Cemal Süreya, 1931 yılında Erzincan’da doğmuştur. 1938 yılında Dersim harekatı sırasında amcasının vali ile yaşadıkları sorun yaşamalarından sonra sürgün olmuşlardır. Dersim bölgesinden kalkarak Bilecik’e yerleşmişlerdir. Annesinin ismi Güllü, babasının ismi ise Hüseyin olarak bilinmektedir. Cemalettin, Perihan, Ayten ve Kemal isimlerinde 4 kardeş dünyaya gelmiştir. Bilecik’e taşınmalarının ardından 6 ay geçtiğinde düşük nedeniyle meydana gelen kanama sonucunda 23 yaşında annesi Güllü vefat etmiştir. İlkokula başlamak için İstanbul’a halasının yanına gelen Cemalettin o dönemlerde kitaplar okumakta ve aynı zamanda sık sık sinemaya gitmektedir. Sonrasında İstanbul’a gitmişlerdir. Ancak sürgün kararı aldıkları için Bilecik’de yaşamaları gerektiğini öğrenmiş ve tekrardan oraya geri dönmüşlerdir. Babası annesini kaybettikten sonra iki evlilik yapmıştır. Esma kendisini terk edince Refika ile evlenmiştir. 1957 yılında babası Hüseyin Bey vefat etmiştir. Sağlıksız bir çocukluk geçiren Süreya okula bir sene okula geç yazılarak 1939 yılında Beyoğlu ilkokulunda okula başlamıştır. 2.sınıfta yazdığı kompozisyon ile ilk ödülünü kazanmıştır. 1947 yılında ortaokul bitince 1947 – 1948 dönemlerinde Haydarpaşa Lisesinde parasız yatılı öğrenci olarak öğrenim hayatına devam etmiştir. 1950 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinde maliye ve iktisat bölümüne başlamıştır. 1954 yılında teğmen olarak askerlik yaparken hukuk diploması da almıştır. İkinci Yeni hareketinin en tanınmış şairlerinden biri olarak tanınan Cemal Süreya, aynı zamanda bu anlayış üzerinde en önemli kuramcılardan biri sayılmaktadır.
1958 yılında yayınlamış olduğu ilk şiir kitabı ile Cemal Süreya kitabı okurları ile buluşmuştur. Hayatı boyunca sanata ilgi duyan bu ilgi ile birçok yazara aynı zamanda şaire ilham olan bir yazardır. Aynı zamanda ikinci yeni hareketinin şairleri arasında yer almakta olan bir şairdir. İlkokul dönemlerinde dergi çalışmaları ve dini içerikli eserler okumuştur. Şairliğe atmış olduğu ilk adım ortaokulda arkadaşı ve sonradan eşi olacak olan Seniha Hanım için yazdığı şiirler ile gelişmiştir. Üvercinka bu eserlerden sadece bir tanesidir. Neredeyse bütün hayatı zorluklarla geçen şair, şiirlerinde aktardığı deneyim ile yol gösterici bir kimliğe sahip olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilk yıllarda ortaya çıkmış bir akımdır. Ahmet Hâşim ve Yahya Kemâl Beyatlı gibi yazarların üslubu genellikle geç Osmanlı geleneğinin bir devamlı olan şiir geleneklerini devam ettirmiştir. Bununla birlikte zamanın büyük şairlerinin bir kısmı, Milli Edebiyat hareketinden ortaya çıkan vatansever temaları ifade etmiştir. Bunlar Beş Hececiler olarak adlandırılmaktadır.
1921 ile 1924 yılları arasında Sovyetler Birliği’nde öğrenciyken, Vladmir Mayakovsky ve diğerlerinin modern şiirinden etkilenen Nazım Hikmet Ran, daha az kuralcı bir şiir anlayışı geliştirmiştir. Bu devirde serbest nazım ortaya çıkmıştır. Türk şiirinde ikinci büyük yenilik 1941 yılındaki Garip akımıdır. Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat bu akımın öncüleridir. Bu akımın amacı, halk için sanat yapmaktı. Bu sebeple şiirlerde sıradan günlük konulara değinilmiş ve günlük konuşma dili şiirlerde kullanılmıştır. 1950 yılında Garip akımına bir tepki olarak İkinci Yeni akımı ortaya çıkmıştır. Bu akım, Dadaizm ve Sürrealizmden etkilenmiştir. Soyut bir dil, karmaşık imgeler ve fikirlerin çağrışımı yoluyla soyut bir şiir ortaya çıkarılmıştır. Bu hareket postmodern edebiyatın da özelliklerini taşımaktadır. İkinci Yeni akımının özellikleri aşağıda listelenmiştir:
İkinci Yeni akımı postmodern edebiyatla da benzer özellikler taşımaktadır. İki kavramın ayrıldığı tek nokta postmodern edebiyatın siyasetle de ilgilenmesidir. Postmodern edebiyat 19. yüzyılda ABD’de ortaya çıkmıştır. Gerçekçilikten kopuşu temsil etmektedir. Dadaizm ve sürrealizmden etkilenmiştir. Postmodernist yazarlar subjektivist bir anlayışı temsil etmektedir. Genellikle tüm eserlerde içe dönüş bulunmaktadır. Virginia Woolf bu alanın en önemli yazarlarındadır. Bu akımlara ilham olan sürrealim, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Dadaizmden etkilenen kültürel bir harekettir. Bu hareket en iyi görsel sanat eserlerini ve yazıları imgeleme yoluyla icra etmeyi hedeflemektedir. Bu yöntemle bilinçaltını harekete geçirmeyi amaçlamaktadır. Sürrealistik eserler sürprizler, beklenmedik birleşmeler ve sıradışı unsurlar bulunmaktadır. Bununla birlikte bu hareketten etkilenen birçok sanatçı ve yazar eserlerini her şeyden önce felsefi bir hareketin ifade edilmesi ile ilişkili görmüştür. Dadaizm de 20. yüzyılın başında ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Modern kapitalist topluma eleştiri olarak ortaya çıkmıştır. Dadaist sanatçılar sanatta özgürlüğü savunmaktadır.
Cemal Süreya kitaplarında soyut anlatımları ve söz sanatlarını kullanmıştır. Cemal Süreya yazdığı kitap türleri arasında şiir, düzyazı, antoloji ve söyleşi tarzında eserler bulunmaktadır. Bu eserler aşağıda listelenmiştir:
Şiir:
Düzyazı:
Antoloji:
Söyleşi:
Dergi:
Cemal Süreya şiirin yanı sıra çeviri çalışmalarında da bulunmuştur. Deneme ve eleştiri çalıştığı kitap türleri arasında yer almaktadır. Cemal Süreya’nın tüm eserlerini şöyle sıralayarak ele almak mümkündür:
Şiir:
Deneme- Eleştiri:
Günce (Günlük):
Mektup:
Çocuk Kitabı:
Söyleşi:
Derleme:
Şiir Çevirileri:
Öteki Çeviriler:
Şiir Cemal Süreya tarafından lise yıllarında aruz denemeleri ile ilk adım oluşmuştur. İlk şiir ise Şarkısı – Beyaz 1953 yılında Mülkiye dergisinde yayınlanmıştır. 1950’li yıllarda gündeme gelen ve gelişen ikinci yeni hareketine katılarak şiir üzerinde anlamsızlığı savunan görüşleri benimsememiştir. Çok sayıda eserinin yanı sıra Cemal Süreya şiir kitapları ve şair kimliği ile ön plana çıkmaktadır. En sevilen şiir kitapları aşağıda listelenmiştir:
Üvercinka: 1958 yılında yayımlanmış olan bir kitaptır. Yayımlanma işlemi Yeditepe Yayınları tarafından gerçekleştirilmiştir. Cemal Süreyya 64 sayfalık eserini lise dönemlerinde aşık olduğu kadın için kaleme almıştır.
Göçebe: Cemal Süreya’nın 1965 yılında DE Yayınevi tarafından yayımlanmış olan şiir kitabıdır. İçerik olarak daha öncesinde yazıp yayınlanan 17 farklı şiir daha yer almaktadır. 56 sayfadan oluşan bu kitap yoğun ilgi görmüş kitapları arasında bulunmaktadır.
Ünlü yazar Cemal Süreya eski uygarlıkları ele almış orta çağ ve modern çağlara kadar değinmiştir.
Beni Öp Sonra Doğur Beni: 1973 yılında E Yayınları tarafından yayınlanmış şiir kitabıdır. Kitap içindeki bir şiir ile aynı ismi taşımaktadır. Bu şiir, şairin genç yaşta kaybettiği annesinden de bahsetmektedir.
Ünlü yazar Cemal Süreya’nın eşinden ayrı yaşadığı bir dönemde Zühal Tekkanat isimli kadına ithaf etmiş olduğu şiirleri de içermektedir. İçeriği derin olduğu kadar da anlamlı şiirler olarak okurlara sunulmuştur. Şiirlerden biri şöyledir:
“Şimdi
Utançtır tanelenen
Sarışın çocukların başaklarında.
Ovadan
Gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
Çeviriyor o küçücük güneşimizi.
Taşarak evlerden taraçalardan
Gelip sesime yerleşiyor.
Sesimin esnek baldıranı
Sesimin alaca baldıranı.
Ve kuşlara doğru
Fildişi rüzgarın tavrı.
Dağ güneş iskeleti.
Tahta heykeller arasında
Denizin yavrusu kocaman.
Kan görüyorum taş görüyorum
Bütün heykeller arasında
Karabasan ılık acemi
Uykusuzluğun sütlü inciri
Kovanlara sızmıyor.
Annem çok küçükken öldü
Beni öp, sonra doğur beni.”
Cemal Süreyya şair kimliği ve Türk edebiyatına kazandırdığı şiirler çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bu ödüller şöyledir:
İkinci Yeni akımının tüm şairleri hem biçim hem de anlam olarak Cemal Süreyya ile benzerlik göstermektedir. Bu yazarlardan bazıları aşağıda listelenmiştir: