Tükendi
Gelince Haber VerToplumların varlığını koruması ve güzel bir gelecek kurması, geçmişleriyle olan bağlarının sağlamlığıyla yakından alâkalıdır.
Bugün, kültürel geçmişimizi tesis edenleri tanımaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Geçmişimize ait önemli şahısların bir model olarak, yeni nesillerin önüne koyulması gerekmektedir. Üzerinde yaşadığımız coğrafya, yetiştirdiği fikir, bilim ve devlet adamları açısından çok değerli ve zengindir. Bu şahıslar asırlardır, sanat eserleri, şiirleri ve yaşam tarzlarıyla toplumumuzun önünde yürümekte ve onların geleceğine ışık tutmaktadır.
Bu toprakları bize ait kılan ulular kervanının başında Mevlânâ hazretleri gelmektedir. Onun eserleriyle yaktığı çerağ, sadece bu toprakları değil, bütün dünyayı aydınlatmaya devam ediyor. Yolda kalmışları, yolunu şaşırmışları, kafası karışıkları varlığın hakikatine çağırıyor.
Yedi yüzyıl önce söylediği sözlerin yankısı artarak sürüyor. İnsanlığa, inancın gerçek güç olduğunu öğretiyor.
Mevlânâ’yı ve eserlerini tanımak bizim için hayatî bir ihtiyaçtır. En büyük eseri olan Mesnevî onun her yönüyle olgunlaştığı dönemin eseridir.
"Mesnevî, hakikate ulaşma ve yakîn sırlarını açma hususunda din asıllarının asıllarıdır" der Mevlânâ ve devam eder:
"Şüphe yoktur ki Mesnevî gönüllere şifadır, hüzünleri giderir, Kur’an`ı apaçık bir hale koyar, rızıkların bolluğuna sebep olur, huyları güzelleştirir.
Mesnevî’nin en zengin malzemesi hikâyelerdir. İnsan bu eseri okurken herhangi bir kitabı okur gibi değil, kendisini bir sohbet halkasına girmiş gibi hisseder.
Mesnevî’deki hikâyeleri hikmetleriyle birlikte ele aldık. Mümkün olduğunca Mevlânâ’nın o hikâyeyi anlatmasındaki gayeye bağlı kalmaya çalışarak açıklamalarda bulunduk.
Mesnevî’den derlediğimiz bu hikâyelerin, Mevlânâ’nın eserlerine bir kapı bir geçiş olmasını ümit ediyoruz.
Ahmet Kasım Fidan