Tükendi
Gelince Haber VerŞiirin tanımını da yapmış, *uykusuz çocukluğu üleşmek*, yani paylaşmak.
Hatta şairin tanımı da var burada, şair, hep o uykusuz çocuk işte.
Şiirin ilk anısı çocukluk. Bazen uzak, bazen sızılı, bazen sisli. Çocukluk, şiirin sütdişleri gibi.
Şiir, uzak akrabalara karşı bir yakın yabancı: *İçimdeki ses diyor ki/Biz iyileşir miyiz?* diye soran Canan Çelik’in çocukluğuna bir arkadaş gibi geliyor bunca yıl sonra şiir.
Çocukluk şiire geçiyor.
*Dünya, öğlen arasındayken* dediği, karpuzun, güneşin ve öpüşün vaktiyse,
zaten şiir de başka ne ki?
*Bu göğün altında/Bizim de yaşadığımızı bilecekler mi?* diyen bir çocuğun hem sorusu
hem yanıtı şiir.
Canan Çelik anısıyla, acısıyla çocukluğu *Yük*lenirken, şiire fazladan hiçbir şeyi
*Yük* etmiyor.
*Yük*ün en güzeli, şiir.
Haydar Ergülen