Tükendi
Gelince Haber VerKitabı ele alıp, okumaya başlayanlar geniş bir tartışma alanıyla karşı karşıya olduklarını hemen anlayacaklar. Aslında karşı karşıya olduğunuz tartışma konuları, Tu¨rkiye kapitalizminin kendine has özelliklerle biçimlenen iktidar örgu¨tlenmesinin (Barış Yıldırım’ın Mahir’den esinlenerek kavramsallaştırdığı yarı-açık faşizmin) su¨rekliliğinde yaşanan olaylar ve kendini “solda” addeden konumlanışların “çokluğu” ile ilişkili.
Kitabın başlangıç bölu¨mu¨ (“Solun Ruhu”) Barış’ın teorik konumlanışınınsine qua non’u olsa da okuyucu onu Mahir’e bağlayan kavramların tematik tartışmalar içerisinde nasıl geçmişe ve gu¨nu¨mu¨ze taşındığını görecektir. Bu bile tek başına Mahir’in du¨şu¨nsel mirasındaki su¨rekliliğinin yani yaşayan bir devrimci teori olarak varlığının gu¨çlu¨ bir kanıtıdır.
Sosyal bilimlerin kuralıdır; eğer bir genel teoriniz mevcutsa dışınızdaki du¨nya sizi eylem ve mu¨dahaleyle onu yorumlamaya çağırır. Kuramın yaşama gu¨cu¨ buradadır. Barış kuramını eyleme dönu¨ştu¨renlerden. Üstelik eylemin şenlik olabileceğini kavrayan ve mu¨ziğini yapabilen “özel” olanlardan. Emma Goldman’a mektupta olduğu gibi “dans edemediğiniz devrim” devrim olur mu? Marx’ın Hegel’den ilhamla du¨ştu¨ğu¨ not gibi: Hic Rhodus, hic salta!
Ahmet Haşim Köse