Tükendi
Gelince Haber VerHazreti Âdem’le Hazreti Havva’dan beri insanoğlunun tattığı en güzel duygu…
Gönlümüze kâinatı sığdıran kelime…
Dilimize düşen cemre…
Yüreğimizde yeşeren sevda çiçeği…
Leyla’nın hiç de güzel olmadığını söyleyenlere: *Onu bir de benim gözümle görün!* diyen Mecnunca söyleyiş…
*Güzelliğin on par’etmez
Bu bendeki aşk olmasa.* diyebilen Veyselce hazine…
Fuzûlî diliyle:
*Aşk derdiyle hoşem el çek ilâcımdan tabib
Kılma derman kim helâkım zehr-i dermânındadır* mısralarıyla sunulan iksir…
Mevlâna Hazretlerinin:
*Sevgiden bir deniz olsa da yüzsek; insan ancak o zaman insanlaşır.* sözündeki bilgelik…
Ve nihayet Hazreti Muhammed (sav)’in:
*Aşkını gizleyip iffetini muhafaza ederek sabredeni Allahü Tealâ affedip cennetine koyar.*(İbni Asakir) hadislerindeki hikmet…
Evet… Aşk olmalı.
Ama nasıl?
*Siz geniş zamanlar umuyordunuz,
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.* diyen Necatigil haklı. Ama sevgiyi söylemek; onu, olur olmaz şekillerde afişe etmek değil elbette.
Aslolan, helâlinden sevmek ve aşkı helâlinden yaşamak…
Ve sonunda asıl Sevgilinin aşkıyla ölümsüzlüğe ulaşmak…
Ne demiş Yunus Emre:
*Ölen hayvan imiş; âşıklar ölmez.*