Tükendi
Gelince Haber VerŞiirin en yüce değeri tanıklık değilse nedir?
Savaşlar, salgınlar, yıkımlar, yangınlar ve trajedi… Mustafa Köz, yırtıcı bir hayvan gibi uluyan bu yaralı boşlukta çağ ağrısına yeniden bakıyor. Sözcüklerinde ışıldayan kan ve tohum, çamur ve zümrüt, pas ve gündoğumu, karanlığı gizlendiği yerden söküp almak için. Yeryüzünün sırlı levhasına kazınsın ve unutulmasın diye bizi de şiirin tanıklığına çağırıyor şair. Sadece bunun için…
(…)
Göreceğiz Elbet Zambak Tomurcuğunda Yeşeren Çiyi
Gün Işığının Kabuğundaki İlk Ürpertiyi
Göreceğiz Linyitin, Safranın, Çeliğin, Tuzun Terleyen Alnını
Göndere Çekilmiş Bayrağını Kıvancın Ve Buğdayın
Bağ Bozumunun Üzüme, Şaraba Bağışladığı Gizi
Yelken Açmış Ak Gemiyi Ölümsüz İthaka’ya
Göreceğiz Tomruk Yarası Gibi Kararan Gecenin Döneceği Şafağı
Parladığını Küçük Bozkır Güneşleri Gibi Gözlerimizin
(…)
Kitaptan Tadımlık Bir Şiir:
Bir Ses, Yılan Gibi Kıvrılır Gölgelerde
Çığlık Mı İnilti Mi Siren Mi
Nedir Zamanlara Gizlenmiş O Çılgın Kaygı
Odalara, Balkonlara Dönmeyen Kızlar
Babalar Issız Sarnıç, Anneler Kırık İğne
Çiğ Ölmeler, Kahkahalar, Çay Saatleri
Çarşılar Yangın Yeri, Pazarlar Yeni Ören
Ey Çağ, Ey Ruh Ağrısı, Ey Çolpa Akıl
Ağrılı, Yorgun Günlerin İnceliği.
Bize Dar Ettiler Sevinçleri
Geniş Geniş Yaşamaklarda.