Romanın anlatıcısı Lascaux yakınlarındaki köye geldiğinde yirmi yaşındadır. Eylül yağmurlarının gri perdesi ardında genç ilkokul öğretmeni, köy evlerinin gizli kuytularında saklı arkaik bir düşe kapılır gider: Dünyanın ta en başından beri var olan o şey, o köyde de hüküm sürmektedir: İki evreni birbirinden ayıran cinsellik. Kaba saba yıkıcı erkeklerinkiyle, yazarın iki kadın etrafında maharetle ördüğü kadınlarınki. Aynı bedende iki ayrı kadın: Pansiyoncu, tipik anne Hélène ve anlatıcıda yakıp kül edici bir şehvet ve karmaşık duygular uyandıran güzeller güzeli Yvonne.İnsanın verebileceği hiçbir şeyi olmadığını sandığı (...) yaştaydım. Dahası, kadınlarda size yönelik arzunun uyanmasının onlara dikkate değer ya da önemli şeylerden, şarkılardan, sanattan, politikadan, güncel konulardan söz etmenize, ya da bu konularda konuşamıyorsanız, en azından bütün bunlardan çakozladığınızı belirtmenize bağlı olduğunu sanan şu saçma, tutuk kuşaklardandım; gerçi ben hoş bir gençtim, sevilesiydim muhtemelen ve beni karnımdan güden şey onu ikna etmeye pekâlâ yeterdi ya da daha doğrusu yetebilirdi, eğer, öğreneceğimiz gibi, kalbi başkasının olmasaydı.