İslâm dininin iki ana kaynağından biri Kur’ân-ı Kerim, diğeri Sünnet’tir. İbn Sirîn’in “Hakikaten bu hadis ilmi, dindir. O halde dininizi kimlerden alıp naklettiğinize iyi bakın!” tavsiyesi, sünnetin önemini vurgular. Tarih boyunca bu anlayış, hadisin en güzel şekilde korunup sonraki nesillere naklini kendilerine görev bilmiş bir âlimler topluluğu doğurmuştur. Nitekim, hadis âlimleri, Allah Rasûlü’nün (sa) mirasını yüklenerek aşırıların tahrifini, batıl ehlinin istismarını ve cahillerin tevilini ondan savmayı üstlenmiş ve başarmıştır. Onlar, farklı eserler kaleme alarak hadis ilminde katkıda bulunmuşlardır.
Elinizdeki bu eserde tarih boyunca önemli ilim merkezlerinin başında gelen Şam’da XX. Asırda hadis faaliyetlerini, hadis âlimlerinin eserlerini, bu âlimlerin kendilerine kadar gelen İlmî gelenekten istifade etmelerini, kendilerinden sonraki döneme tesirlerini ve bulundukları asrın İlmî, siyasî ve coğrafî şartlarının hadis ve sünnet anlayışlarına nasıl yansımış olduğu ele alınmıştır.
Şam, ilk asırlarda İslâm’la şereflenmiş bir bölgedir. İslâm’ın gelişiyle karanlıktan aydınlığa kavuşan bu büyük coğrafyada, hadis alanında çok önemli çalışmalar yapılmıştır. Bu bölgede, İbn Asâkir, Mizzî ve Zehebî başta olmak üzere pek çok hadisçi yetişmiştir. Bölge özellikle hadis-sünnet çalışmalarıyla dikkat çekmiş, tesirleri hâlâ devam eden hadis âlimleri ile temayüz etmiştir. Şam hadis âlimlerinin, hadis alanında çeşitli telif faaliyetleriyle İslâm dünyasında önemli bir yeri vardır.