Tükendi
Gelince Haber VerDu¨nya yılı 22649, sekizinci ayın yedinci gu¨nu¨.
Şafak vakti, borular çaldı; ağır tokmaklar büyük savaşiçin bronz c¸anlara vurdu. Yüz siyah manda, iki yüz aygır rahipler tarafından kurban edildi ve elli ogˆlum benimle birlikte Eşsiz Olan’a dua etti.
Gu¨nes¸ gezegeni kırmızı tan yerinde batıyor, şefler orduların önünde do¨rtnala koşuyor, saldırı feryadı yüz bin savaşçının sabırsız kos¸us¸uyla yayılıyordu.
Du¨s¸manla ilk bulus¸an Nazzum kabilesi oldu ve dövüş, muhtes¸emdi. Bas¸ta gu¨c¸su¨z kaldılar, gizemli darbelerle sersemlemişlerdi ki kısa su¨re ic¸inde savas¸c¸ılar Xipe´huzlere vurma ve onları nasıl-yok etmeyi o¨gˆrendiler. Bo¨ylelikle, bu¨tu¨n uluslar, Zahelal, Dzoum, Sahr, Khaldes, Xisoastre ve Pjarvannlar, okyanuslar gibi gürleyerek ovayı ve ormanı istila ettiler, sessiz du¨s¸manı her yerde kuşattılar.
Xipe´huzler
İlk bas¸ta hareketsiz, güç uygulamadan, Se´ve`re es¸ini kendine doğru çekti. Ölmüş müydü, ebediyen yok mu olmus¸tu? Karanlık bir gülüş, sonu bir yere c¸ıkmaz kaderin gu¨lu¨s¸u¨, dudaklarında şekil aldı ve *Ebediyen* kelimesi ironik bir bic¸imde beyninde yer etti, kendi varolus¸u ic¸in gelecek saatin o¨tesini kestirmeye cu¨ret edemedigˆi bu *Ebediyen.* Sonra, Luce’e sarılıs¸ı onu hastaca c¸ileden c¸ıkarttı. Zavallı kadını iyice go¨gˆsu¨ne bastırdı... Bo¨ylece, ani, tuhaf, bu¨yu¨leyici bir rahatlama bu¨tu¨n mizacıyla c¸ıkageldi: topragˆın sagˆlamlıgˆı, yer c¸ekimi geri do¨ndu¨!
Kızıl Su
Fransızca aslından çeviren: Atakan Karaduman