"Tanuki’nin erbezi torbasını paraşüt niyetine kullanarak gökten indiği bildirildi." Düşünün bir kere, bu tümceyle başlayan bir roman okuru nasıl bir hayal dünyasına davet eder? Ve kim bilir, böylesine saçma, kaba saba, şaşırtıcı, iğrenç bir görüntünün ardından daha neler neler çıkacaktır ortaya?Tom Robbins’in zamansız ama bir o kadar da günümüze ait bu romanı, zaten sınırları daha yarattığı karakterlerde zorlamaktadır: Uzakdoğu mitolojisinin renkli simalarından, kocaman göbeği ve genital organları olan, kılıktan kılığa girerek kadınları ayartan yarı tanrı, yarı hayvan Tanuki; Asya kökenli, Tanuki’nin kanından olduğu rivayet edilen güzel mi güzel bir sirk cambazı; Vietnam Savaşı’nın ardından isteyerek kendilerini "kayıp" eden ve Laos’un derinliklerinde eski bir Fransız villasını mesken tutan üç Amerikan askeri romanda en inanılmaz, en şaşırtıcı ve en çekici yönleriyle boy göstermektedir. Kendilerince marifetleri, gizemleri, beceri ve beceriksizlikleri romana yön vermektedir. Kahramanlarımızdan üç kafadar eski asker geçimlerini sağlamak, cariyelerini beslemek ve yardım faaliyetlerini yürütmek için uyuşturucu imal edip pazarlamaktadır. Ancak içlerinden birinin rahip kılığında vücuduna sardığı uyuşturucu paketleriyle yakalanması üzerine bütün dengeler sarsılır. CIA’nin, kayıp asker ailelerinin, yerel polisin ve daha birçok unsurun devreye girmesiyle olaylar hızla gelişir...Parfümün Dansı başta olmak üzere, olağanüstü zenginlik ve güzellikteki romanlarında, cinselliği militarizmin, tutuculuğun ve çıkarcılığın kalbine sapladığı bir hançer gibi kullanan ancak hiçbir zaman seksin kendisini konu yapmayan ender yazarlardan biri olan Tom Robbins, bu romanda da hayranlarını yanıltmıyor. Zengin hayal gücü, okuru eğlendirirken tabuları da yıkmaya davet ediyor.