Hamd yalnızca; Peygamberimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’i hoşgörülü, kolay, tertemiz ve hanif diniyle gönderen, onun ümmetinden olanlar için, onlara İslam şeriatının hükümlerini öğretecek âlimler yaratan Allah’a aittir.
Salat-u Selam, kardeşliğe, muhabbete çağıran, düşmanlıktan, kin ve nefretten sakındıran Efendimiz’in, Peygamberimiz’in, Ehli Beyti’nin, Ashabı’nın ve onların izini süren, görüşlerinde ihtilaf ettikleri zaman bile aralarındaki kardeşliği ve ülfeti koruyabilen Müslümanların üzerine olsun.
İslam ümmetinin en çok ihtiyaç duyduğu şey -bilhassa birçok ülkede kökten kazınmasına sebep olacak küfürle, zındıklıkla, ateizmle imtihan olduğu, dağılmışlığından, parçalanıp zayıf düşmesinden istifade, düşman saldırılarının peş peşe dört bir taraftan üzerine yağdığı şu zor zamanlarda- birlik ve beraberlik içinde olmasıdır.
Fakat ne yazık ki bu asırda ümmetimizin uyanıp gardını alması, bir ve beraber uyum içinde hareket etmeye yönelmesi gerekiyorken, içimizde her meselede kendilerini hak ehli gören ayrık otu gibi gruplar türedi. Bunlar kendileri dışında herkesi -kendilerine ihtilaf ettiği konularda- haktan tamamen uzak görmektedirler.Bunların fecaatleri bu kadarla da kalmadı, bazı meselelerde kendileri ile farklı düşünen kimseleri bid’at ehli olmakla, yoldan çıkmakla yaftaladılar. Hatta birçok Müslümanı tekfir ettiler. Onları dalâlet, fesad ve butlân ehlinden saydılar.Bunlar, şiddetle ve öfkeyle ümmeti nasıl bölebiliriz diye hararetle bir arayışa girdiler, nasıl toparlarız diye değil. Acaba bu ümmeti nasıl paramparça ederiz derdine düştüler, nasıl birleştiririz derdine değil. Üstelik bu arayışlarını da dinin asıllarından bir asıl olarak kabul ettiler.Bunlar kendilerini öncülükte, liyakatta, ümmeti yönlendirmede ve liderlikte merkeze koydular. Hal böyle olunca onlardan; yakın uzak, dost düşman kim varsa nefret etti. Cemaatleri veya İslami toplulukları iyi bir şekilde araştırmadan, karalama kampanyaları başlattılar, kötülediler, bu cemaatler ve İslam’i topluluklar hakkında aslı astarı olmayan şâyiaları ve yalanları gerçek kabul ettiler.