Tükendi
Gelince Haber VerTemel kişi haklarının hukuk düzenlerindeki güvencesi olan ceza kanunlarının anayasal demokratik hukuk devleti esaslarına dayalı barış toplumunun korunmasında ne denli önemli olduğu açıktır. Ceza normunun bilimsel düşünceyi gözeten, doğru ve hakkaniyetli bir yorumla uygulanması da normatif olarak sağlanan güvencelerin uygulamada gerçekleşebilmesi bakımından o derece önemlidir. Bir ceza kuralının yorumlanması sürecinde uygulamacı için emsal yargı kararları elbette rehber olmaktadır. Fakat her olayın kendine özgü yapısı karşısında uygulamanın böylesi şekilci bir yaklaşımdan ibaret olması, doğru yorumun gözden kaçırılması riskine yol açabilir. Bu nedenle hukuk uygulamacısının ilgili hukuksal kurumları gözden geçirip, olay bağlamında hukuk teorisini kurgulayarak adalete erişim yönünde bir çaba içinde olması gerekmektedir. Uygulamanın içinde olan yazarları bu külliyatın yazılmasına sevk eden ana fikir ve motivasyon, hukuk bilimi ve yargısal görüşler ışığında doğru ve adil bir yoruma ulaşma çabaları olmuştur. Ne derecede başarılı olunduğu, okuyucuların takdirindedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden itibaren 15 yıl geçti. Başlangıçta 765 sayılı Mülga Kanuna ilişkin içtihat kültürü uzun süre zihinlerde yer alıp yeni hükümlerin yorumlanmasını etkilemiş olsa da zamanla Yeni TCK’nın özgün yorum ve uygulamasının ortaya çıkmaya başladığı söylenebilir. Kanunun tümüyle değiştirilmiş olması yeni düzenlemelerin kısa sürede benimsenip yerleşmesine kısmen engel oldu. Geldiğimiz noktada Kanundaki yeni kurumların ve yeni suç teorisinin, doktrin ve uygulamada ekseriyetle benimsendiğini, ancak belirli konularda önemli eleştirilerin olduğunu söylemek mümkündür.
Bir temel kanunun uygulanmasında kanunu bütün olarak ele alan, kanunun bakış açısını tüm hükümlere yansıtabilen şerhlerin değeri yadsınamaz. Bu düşünce ile uzun süren bir çalışma sonunda 2010 yılında elinizdeki kitabın ilk şeklini *Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu* adıyla yayımlamıştık. Orada bir iddiada bulunarak, her konuyu makale boyutunda incelemeye çalıştığımızı söylemiştik. Uygulama sorunlarını hukuk teorisi çerçevesinde etraflıca tartışarak görüş açıklama, hukuk yorumu ve uygulamasına bir nebze katkıda bulunma çabamız bu çalışmada da aynı anlayış ve titizlikle sürdürülmüştür.
Bu kitabın sözü edilen önceki baskılarında yazarlar arasında Yargıtay 4. Ceza Dairesi Onursal Başkanı Osman Yaşar Başkanımız da yer almakta idi. Değerli Başkanımız yeni kitap çalışmasında yer almama yönünde karar aldı. Üzerimizdeki emekleri ve kitaba katkıları için ne kadar teşekkür etsek azdır. Kendisine bundan sonraki yaşamında sağlık ve huzur diliyoruz. Yazar isimlerindeki bu değişiklik nedeniyle, kitabın yeni bir adla ilk baskı olarak yayımlanmasının uygun olacağını değerlendirdik. İzlenen yöntemi ve muhtevasını daha iyi açıkladığı düşüncesiyle kitaba *Türk Ceza Kanunu Şerhi* adı verildi.
Kitap yazımında Kanundaki maddelerin sırasını esas alan şerh yöntemi esas alındı. Maddelere ilişkin açıklamalarda bilimsel görüşlerle birlikte uygulamaya dair içtihatlara atıf yapıldı. Tartışma konularıyla ilgili yorumlarda görüşümüzle birlikte benzer ya da farklı görüşlerin ifade edilmesine özen gösterildi. Toplumsal anlayışlara bağlı olarak hukuki yorumlar da bir değişim içerisindedir. Yargıtay uygulamalarına yer verilirken, uzmanlık Dairelerinde çalışan meslektaşlarımızın görüş ve incelemelerinden yararlanılarak görüş değişikliklerinin ve son uygulamaların doğru bir şekilde tespit edilmesine çalışıldı. Her madde sonunda ilgili yargı içtihatlarına yer verildi.
İçtihatların seçiminde neredeyse son 5 yılın tüm içtihatları gözetilmiş ve önemlileri kitaba alınmıştır. Ancak kitabın sınırlı hacmi nedeniyle muhtemelen belirlediğimiz içtihatların beşte biri kitapta yer bulabildi. Yine aynı nedenle eski tarihli emsal kararlara kitapta yer verilemedi.
Toplamda 345 maddeli bir temel kanunun teori ve uygulamasını kapsayan geniş kapsamlı külliyat çalışmasının yazılması kadar güncellenmesinin de büyük bir zaman ve emek gerektirdiği malumdur. Bu doğrultuda kimi maddelerin açıklamalarının kısmen, kiminin tamamına yakın ölçüde yeniden kaleme alındığı söylenmelidir. Yaklaşık dört yıl süren çalışmamız sonunda umarız istifade edilebilir bir eser ortaya konulabilmiştir. Bu anlamda kitabın önemli ölçüde yeniden yazıldığı söylenebilir. Kusurun insana mahsus olduğu, değerli olanın ise imkanlar ölçüsünde en iyiyi ortaya koymaya yönelik samimi çabadan ibaret olacağının bilincindeyiz. Bilimin doğasıyla ilgili olarak söylendiği gibi, kitabın geliştirilebilmesinin de eleştiriler sayesinde olacağı düşüncesindeyiz.