Tükendi
Gelince Haber VerCinsiyet hormon kullanımı ve/veya ameliyatla değiştirilebilir mi? Cinsiyet, transseksüel cerrahi prosedürler uygulandığında değiştirilmiş mi oluyor yoksa İPTAL mi ediliyor? Erkekten kadına geçiş arzulayan translarda yapılan ameliyatlar [transseksüel cerrahi] feminizasyon mu sağlıyor yoksa ‘’kısmen feminizasyon ama daha çok MUTİLASYON [SAKATLAMA]’’ mu? Kadından erkeğe geçiş arzulayan translarda yapılan ameliyatlar maskülinizasyon mu sağlıyor yoksa ‘’kısmen maskülinizasyon ama daha çok MUTİLASYON’’ mu?
Transseksüel cerrahi genetik-doğumsal, hormonal veya anatomik-fiziksel bir bozukluğun tedavisi için değil [çünkü translarda böyle bir problem yoktur], ruhsal sorunların iyileştirilmesi için yapılmaktadır. Transseksüel cerrahiye onay veren ve yapan hekimlerin ileri sürdükleri gerekçe budur. Ancak ilgili çalışmalar [örneğin İsveç ve Danimarka kohortları] ruhsal sorunların transseksüel cerrahi sonrasında da [ömür boyu] devam ettiğini göstermektedir. Cinsiyet hoşnutsuzluğunda gerileme görülse de transseksüellerdeki tüm ruhsal sorunlar yaşam boyunca devam etmektedir. Hatta bazı translarda bu sorunlar ameliyattan sonra daha da artmaktadır. Üstelik bunlara yaşam kalitesini düşüren [cerrahiye bağlı] ilave sorunlar eklenmektedir. Ameliyat olan trans bireyin üreme işlevi tamamen, cinsel işlevi önemli oranda yok olmakta, can sıkıcı ürogenital sorunlar gelişmekte, yaşam kalitesi anlamlı düzeyde düşmekte, hormon kullanımına bağlı akciğer, kalp-damar hastalıkları ve kanserler gibi ölümcül hastalıklar artmakta, intihar girişimi ve intiharlar dahil ruhsal sorunların tümü devam etmekte ve neticede trans bireyin yaşamı ortalama 25-28 yıl kısalmaktadır.
Hormonal veya fiziksel hiçbir hastalık yok iken trans bireyi genital ve ekstra genital olarak sakatlayan, yaşam kalitesini düşüren ve ömrü 25-28 yıl kısaltan bir cerrahi, hangi gerekçe [endikasyon] ile yapılmaktadır? Bir ameliyat ancak verdiği zarardan daha fazla fayda sağlıyorsa [risk-fayda analizi net olarak fayda lehinde ise] yapılabilir. Transseksüel cerrahi ise [en azından bazı gruplarda] sağladığı faydadan daha fazla zarar veriyor. O halde niye yapılıyor? Bu, tıbbın ‘’önce zarar verme’’ şeklindeki kadim ilkesinin ihlali anlamına gelmiyor mu? Bu, rıza mühendisliği marifeti ile bizzat sağlık profesyonelleri tarafından oluşturulan büyük bir iyatrojenik zarar değil midir? Bireyin ömrünü üçte bir oranında kısaltan böyle bir sistematik zarar başka hangi branşta var/var mı?
Bu kitapta bu soruları gündeme getiriyor ve olguyu tıbbî literatürde bulunan ama fazla gündeme getirilmeyen [görmezden gelinen] bilimsel veriler de dahil bine yakın akademik araştırma makalesine atıf yaparak izah ediyoruz.