Tükendi
Gelince Haber VerHicri 4. asırda yazılmış olan Tenbîhu`l-Gâfilîn yazıldığı günden bu güne kadar geçen yaklaşık 1000 yıllık süreçte İslâm âleminin her köşesinde iştiyakla ve ibretle okunan bir kitap olagelmiştir. Müslümanlar, ibadetlere, edebe ve güzel ahlâka dair birçok nasihati içinde barındıran bu eseri elden ele dolaştırmışlar ve yaygınlaştırmışlardır. Kütüphanelerde sayısız yazma nüshası bulunan Tenbîhu`l-Gâfilîn matbaa sonrası süreçte ise birçok defa neşredilmiştir. Ayrıca farklı dilleri konuşan müslümanlar bu eseri kendi dillerine tercüme etmeyi ihmal etmemişlerdir.
Tenbîhu`l-Gâfilîn Türk-İslâm coğrafyasında da büyük şöhrete sahip eserler arasındadır. Sadece Osmanlı döneminde eserin -tespit edebildiğimiz- üç farklı tercümesinin bulunması bu durumunun bir tezâhürüdür. Eser Osmanlı sonrası dönemde de birçok defa Türkçe`ye çevirilmiştir. Tasavvuf klasiklerinin Osmanlı döneminde yapılan tercümelerinin büyük çoğunluğu üzerine çalışmalar yapılmışken Tenbîhu`l-Gâfilîn`in gibi kıymetli bir eserin Osmanlı döneminde yapılmış söz konusu tercümeleri üzerine herhangi bir çalışma yapılmamış olması bizi Tenbîhu`l-Gâfilîn`in Osmanlı döneminde yapılmış bir tercümesini neşretmeye sevketti.
Tenbîhu`l-Gâfilîn Osmanlı döneminde Yahyâoğlu Murtazâ, Ebû Bekr b. Yûsuf er-Ruhâvî ve Ebu`l-Kemâl Mehmed Emin Paşa olmak üzere üç kişi tarafından Türkçe`ye tercüme edilmiştir. Bu tercümeler etrafında yaptığımız mülâhazalar sonucu, Ebû Bekr b. Yûsuf er-Ruhâvî tarafından tamamlanan tercümenin, eserin aslına en fazla sadık kalınarak yapılmış tercümesi olduğunu gördük. Tercümenin anlaşılır bir dil ve akıcı üslüb ile yapılmış olması da bu tercümenin neşredilmesi yönündeki fikrimizde etkili oldu. Osmanlı Türkçesine aşinalığını artırmak isteyen okuyucularımızı düşünerek eserin latinize metninin karşısına, Arap harfli orjinal metnini de yeni dizgi ile ekledik. Tenbîhu`l-Gâfilîn`in Osmanlı döneminde yapılmış bir tercümesini ilk defa neşretmiş olmayı bize nasip ettiği için Rabbimize hamdediyoruz.