Kemalizm’in Altı Ok’undan biri olan devletçilik çoğunlukla ekonomik kalkınma çabalarıyla ilişkilendirilir. Bu yaklaşıma göre, Cumhuriyetin ilk yıllarında yeterli sermaye birikiminin olmaması, devletin ekonomiye müdahalesini zorunlu kılmıştır. Buradan hareketle, İttihat ve Terakki döneminde başlayan millî burjuvazi yaratma çabalarına, Tek Parti yıllarında yoğun bir kamu girişimciliği de eşlik eder. Sonuçta devlet dışında ortaya çıkan ve kendiliğinden işleyen bir piyasa mekanizmasına izin verilmez. Ancak devletçiliğinin bundan çok daha geniş kapsamlı bir gerçekliğe karşılık geldiği görülür. Devletçilikten, aslında toplum ve siyaset üzerinde tam bir denetim sağlanması amacıyla yararlanılmıştır.
Elinizdeki kitap, Türkiye’de Tek Parti döneminde otoritarizmin kurumsallaşmasını konu alıyor. Çalışma, rejimin ülke içinde siyasal ve toplumsal kontrol sağlamak için ekonomiden araç olarak yararlandığını savunuyor. Devletçilik ise bu yolda yararlanılan en önemli mekanizma olarak nitelendiriliyor. Bu bakımdan, devletçilik, kitapta ekonomik kalkınmayı sağlama amacından daha çok siyasî işleviyle ilişkilendiriliyor.