Tükendi
Gelince Haber VerTasavvuf, Müslüman toplumların şekillenmesinde ve İslâmî değerlerle donatılmasında her zaman için biçimlendirici bir görev icra etmiştir. Bunun doğal sonucu olarak Müslümanlar, tasavvuf müktesebatından her zaman istifade etmişlerdir. Öyle ki tasavvuf, Müslümanlar tarafından Allah’a kullukta derinleşmenin ve O’nunla kurulan bağların güçlendirilmesinin bir yöntemi ve teşvik edici bir unsuru olarak kabul edilmiştir. Eşref Ali et-Tehânevî’nin tasavvufî hayatının ele alındığı bu çalışmada, onun tasavvuf anlayışı, irşâd metodu ve Hind alt kıtası Müslümanları üzerinde bıraktığı önemli izleri gün yüzüne çıkarılmaya gayret edilmiştir. İlmî açıdan çok üretken geçen hayatının tamamını bu mütevazı çalışmaya sığdırmak neredeyse imkânsızdı. Bu yüzden çalışma onun tasavvufî görüşleriyle sınırlandırılmıştır. Araştırma neticesinde, Eşref Ali et-Tehânevî’nin tasavvufa yöneltilen birçok soruyu kendi üslubuyla cevapladığı tespit edilmiştir. Ayrıca tasavvufun dış kaynaklı olmadığını kesinlikle Kur’ân ve sünnet merkezli olduğunu, kaleme aldığı irili ufaklı birçok tasavvufî eserinde dile getirdiğine şahit olunmuştur. Bunun yanı sıra selef sûfîlerinin kullanmadığı birçok ayet ve hadisi tasavvufa delil olarak getirmiştir. Bu ayet ve hadisleri getirirken tamamen kendine hâs görüşlerle açıklamaya çalışmıştır. Bunun yanında Hind alt kıtasında kaybolmaya yüz tutan sahih tasavvufun, yeniden onun sayesinde canlandığı müşâhede edilmiştir. O, tasavvufu herkesin zekâsına ve mesleğine göre kolaylaştırmıştır. Nitekim mürîdleri arasında memur, devlte adamları, bilim adamları, felsefeciler kısacası toplumun her kesiminden insanlar vardı. O, şekilsel ve yüzeysel tasavvuftan ziyade pratik ve ahlakî konular üzerinde durmuştur.