Tükendi
Gelince Haber VerRü`yet meselesi; üç semâvî dinin inanç esaslarında bulunmaktadır. Genel olarak dinler Allah`ın âhirette görüleceği hususunda hemfikirdir. Asıl tartışma yaratıcının dünyada ve rüyada görülmesinin imkânıdır. Yahudilik ve Hıristiyanlık dinlerinde Tanrı`nın izzetinin ve rü`yetinin doğrudan tezahürlerinin yanında Şekilsiz ve tecsimden uzak bir Tanni söylemi, düalist yaklaşımın varlığını göstermektedir.
İslam firk içerisinde Allah`ı âhirette, dünyada ve rüyada görmek ile ilgili tartışmalar yaşanmaktadır. Cehmiyye, Mu`tezile, Şia`, ibâdiyye gibi firkalar nakli delilleri te vil ederek rü`yeti imkânsız görmektedir. Ehl-i Sünnet ise aynı nakli ve akli delilleri temellendirerek rü`yeti aklen câiz naklen vacip görmektedir.
Mutasavvıflar, rü`yetin cennetin en büyük nimeti olduğu hususunda hemfikirdir. Ancak dünyada ve rüyada Allah`ın görülmesi hususunda sufiler arasında ihtilaf bulunmaktadır. Genel olarak sûfiler, Ehl-i Sünnet çizgisinde fikir beyan ederek rü`yetin Allah`ın ilminin gereği olarak mümkün olduğunu belirtir. Tasavvuf erbabı, rü`yetin çoklu anlam yönleri bulunan bir sözcük olduğunu belirtir. Bu manadaki kalp, nur, tecelli, basiret, ayne`l-yakin, müşâhede gibi kavramlar rü`yetin anlaşılmasında önem arz etmektedir.
Kü`yetullah tartışmalarının yanında peygamberlerin rüya veya yakaza yoluyla görülmelerinin imkânı da tartışılan konulardan biridir. Semavi dinlerden Yahudilik ve Hıristiyanlıkta Hz. Mûsâ ve Isa, Tanrı`nım kelami oldukları için rüya ve yakaza halinde görülmeleri, Tanrı`yı görmekle eş değerdedir.