Tarık Buğra ya da tam adıyla Süleyman Tarık Buğra (2 Eylül 1918 – 26 Şubat 1994), Cumhuriyet Dönemi'nde hikaye, roman, tiyatro, oyun ve fıkra gibi türlerde birçok eser yazmış Türk gazeteci, roman, oyun, fıkra ve hikaye yazarıdır. Özellikle romanlarıyla ön plana çıkan yazar, 1991 yılında devlet sanatçısı unvanını almıştır.
Tarık Buğra'nın biyografisi incelendiğinde iyi eğitim almış kültürlü bir baba ve tekke kültürüne hakim bir anneye sahip olduğu, küçük yaştan beri kitaplara ilgi duyduğu görülmektedir. Yazar, eğitim hayatına Akşehir'de başlamış ve 1930'da ilkokulu, 1933'de ortaokulu bitirmiştir. Lise için İstanbul'a gitmiş, iki yıl İstanbul Erkek Lisesi'nde eğitim almıştır. Hikaye yazmaya bu dönemde başlamıştır. Lise eğitimini Konya Lisesi'nde tamamlamıştır.
Tarık Buğra, üniversite dönemine kadar okulda başarılı bir öğrencidir. Yazar ilk olarak İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girmiştir; fakat vaktinin büyük bölümünü okul yerine yazarların buluşup sohbet ettiği Küllük'te geçirmiştir. Tıp Fakültesi'nde başarılı olamayan yazar bu okuldan ayrılmıştır. Önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne sonra da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne kaydolmuştur. Fakat bu iki bölümden de mezun olmadan ayrılmıştır.
Tarık Buğra, yazarlık dışında muallim muavinliği, gazetelerde genel yayın müdürlüğü ve yazı işleri müdürlüğü yapmıştır. İnandığı doğruları savunmaktan çekinmeyen bir kişidir. Yazarın yaşam özeti karakterinin bu özelliğini yansıtan hikayelerle doludur. Maddi açıdan en çok zorlandığı dönemde bile inancına, değerlerine aykırı düşen işlerin içinde yer almamıştır. İnsan merkezli bir sanat anlayışı benimsemiş, önemli sosyal ve tarihî olayları anlatırken insanın varoluş macerasını da ortaya koymuştur.
Tarık Buğra’nın yazıları Çınaraltı, Nasreddin Hoca; Cumhuriyet, Milliyet, Tercüman ve Türkiye Gazetesi gibi birçok gazete ve dergide yayımlanmıştır. Kitapları Remzi Kitabevi, Hisar Yayınları, Ötüken Neşriyat ve İletişim Yayınevi gibi farklı yayınevleri tarafından basılmıştır. Tarık Buğra, eserleriyle hem birçok ödül hem de okurların takdirini kazanmış bir yazardır.
Tarık Buğra’nın 40 adet eseri aşağıda listelenmiştir:
Tarık Buğra’nın ilk eseri, Akümülatörlü Radyo başlıklı piyestir.
Tarık Buğra’nın 30’dan fazla eseri vardır.
Tarık Buğra’nın romanlarından 22 tanesi aşağıda listelenmiştir:
Tarık Buğra’nın en ünlü romanı 1983 yılında yazdığı “Osmancık”tır. Bu eser edebiyatımızın önemli tarihi romanlarından kabul edilmektedir. Kitapta Osman Gazi'nin hayatı ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşu anlatılmıştır. Tarık Buğra, kitabı yazarken "Osmanlı'nın sırrı nedir?" sorusundan yola çıktığını belirtmiştir. Ede Balı'nın ünlü "Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde, katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoş görmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana. Ey Osmancık bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak şevklendirmek, gayretlendirmek sana" nasihati bu kitabın içinde yer almaktadır.
Tarık Buğra’nın hikaye kitaplarından 4 tanesi aşağıda listelenmiştir:
Tarık Buğra’nın fıkra ve makale türündeki 4 adet eseri aşağıda listelenmiştir:
Tarık Buğra’nın röportaj türündeki eseri "Gagaringrad Moskova Notları”dır.
Tarık Buğra’nın tiyatro türünde 4 eseri aşağıda listelenmiştir:
Tarık Buğra, Cumhuriyet Dönemi yazarıdır.
Tarık Buğra, sanatın merkezine insanı koymuş, sanatın toplumu etkileyecek bir güce sahip olduğuna inanmış ve “sanat sanat içindir” anlayışını benimsemiştir.
Tarık Buğra’nın etkilendiği belirli bir edebi akım yoktur.
Tarık Buğra’nın etkilendiği kişilerin birkaçı aşağıda listelenmiştir:
Tarık Buğra hem yaşadığı dönemde hem de sonrasında eserleriyle ses getirmiş bir yazardır. Birçok sanatçıyı etkilemiş, yeni yazarlara ilham vermiştir.
Tarık Buğra, döneminin hâkim edebi anlayışının dışına çıkarak ülkemizdeki önemli sosyal ve tarihî olayları anlatırken insanın bireyleşme macerasını da ortaya koyması ve farklı bakış açıları sunmasıyla edebiyatımızda önemli bir yere sahip olmuştur.
Tarık Buğra’nın yazıları Ötüken Neşriyat ve İletişim Yayınevi gibi farklı yayınevleri tarafından yayımlanmıştır. Tarık Buğra’nın yazılarının yayımlandığı gazete ve dergiler aşağıda listelenmiştir:
Tarık Buğra, kısa bir dönem Şişli Terakki Lisesi'nde muallim muavini olarak çalışmıştır. Yenigün, Tercüman, Yeni İstanbul ve Türkiye Spor Gazetelerinde genel yayın müdürlüğü yapmıştır. Vatan Gazetesi'ne yazı işleri müdürlüğü yapmış, Milliyet Gazetesi'nde spor sayfası sorumlusu olmuştur. Tarık Buğra, geçimini yazarlık ve gazetecilik üzerinden sağlamıştır.
Tarık Buğra, belirli bir siyasi görüşü savunmamıştır; fakat sloganlara yer vermeden eserlerinin arka planında siyasi olayları işlemiş, siyasetin insan üzerindeki etkisini anlatmıştır.
Tarık Buğra’nın eserlerinden alınan 20 alıntı aşağıda listelenmiştir:
Tarık Buğra’nın aldığı ödüller aşağıda listelenmiştir:
Tarık Buğra, baba tarafından Erzurumlu anne tarafından Akşehirlidir.
Tarık Buğra’nın babası Erzurumlu Mehmet Nâzım’dır. İyi bir eğitim görmüş, hukuk fakültesini bitirmiştir. Siyaset ve edebiyatla uğraşmıştır. Nâzım Bey, Akşehir bölgesinde Serbest Fırka ve Demokrat Parti'nin kuruluşunda rol almıştır. Ağır ceza reisliği yapmıştır.
Tarık Buğra, 2 Eylül 1918 tarihinde Konya iline bağlı Akşehir'de dünyaya gelmiştir. Tam adı Süleyman Tarık Buğra'dır. Babası Erzurumlu Mehmet Nâzım, annesi Akşehirli Tahiroğullarından Nâzike Hanım'dır. Babası iyi eğitimli, kültürlü bir adamdır. Annesi ise okuma yazma bilmeyen fakat tekke kültürüyle yetişmiş bir kişidir. Tarık Buğra’nın iki ablası ve kız kardeşleri vardır.
Tarık Buğra’nın çocukluk yılları Milli Mücadele Dönemine denk gelmiştir. Bu dönemde yaşadıkları hem karakterine hem de eserlerine yansımıştır. Çocukluk yıllarını Akşehir'de geçiren yazar, girişken ve zeki bir çocuktur. Okumaya düşkün bir çocuk olan Buğra, okula başlamadan okuma yazma öğrenmiştir.
Tarık Buğra eğitim hayatına Akşehir'de başlamış ve 1930'da ilkokulu, 1933'de ortaokulu bitirmiştir. Yazarın ortaokuldaki Türkçe öğretmeni Rıfkı Melûl Meriç'tir. Rıfkı Melûl, Tarık Buğra'yı edebi yönden etkilemiş, farklı yazarların eserleriyle tanıştırmıştır. Ortaokulun ardından lise için İstanbul'a giden Tarık Buğra, iki yıl İstanbul Erkek Lisesi'nde okumuştur. Burada Hakkı Süha Gezgin'in öğrencisi olmuş ve hocasının yönlendirmesiyle hikaye yazmaya başlamıştır. Lise Eğitimini Konya Lisesi'nde tamamlamıştır.
Tarık Buğra, başarılı bir öğrenci olarak lisenin ardından önce İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girmiştir; fakat vaktinin büyük bölümünü okul dışında geçirdiği için derslerinde başarılı olamamıştır. Bu gölümden ayrılmış ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne geçmiştir. Bu okuldan da mezun olamayan yazar, arkadaşı Ahmet Ateş'in teşvikiyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne kaydolmuştur. Bu dönemde Mehmet Kaplan, Kasım Küfrevî ve Ahmet Hamdi Tanpınar ile tanışmıştır. Yazar, 1951 yılında bu okuldan da mezun olmadan ayrılmıştır.
Tarık Buğra, inandığı doğruları savunmaktan çekinmeyen, sanatının merkezine insanı koyan bir yazardır. Edebiyata hikâye yazarlığı ile başlamış; fakat sonrasında yazdığı romanlarla daha fazla ün kazanmıştır. Eserlerinde psikolojik tahlillere yer vermiş, ülkemizin tarihindeki önemli dönemeçleri anlatmıştır.
Tarık Buğra, eserlerinde ideolojik kaygı gütmemiştir. İnsanın sahip olduğu değerleri fark etmesini isteyen bir yazardır. Bireylerin varoluş macerasını işlemiştir. Eserleri farklı okumalara açık, derinlikli metinlerdir. Yazarın romanlarında en çok işlediği konular şunlardır: kadın - erkek ilişkisi, Milliyetçilik ve Millî Mücadele, Osmanlı tarihi ve tarihsel kökler, siyaset ve siyasi meseleler, gençlik, yozlaşma, Türk aydınının içine düştüğü olumsuzluklar.
Tarık Buğra, dil konusunda hassas bir yazardır. Dil üzerine düşünmüş, dil hakkında yazılar yazmıştır. Dili kurtaracak ve geliştirecek kişilerin soylu edebiyatçılar olduğunu söylemiştir. Kasaba merkezli bir romancı olan yazar, eserlerinde halkın dilini, samimi hitap sözcüklerini, deyim ve atasözlerini kullanmıştır.
Tarık Buğra, İlk evliliğini 23 Eylül 1950 yılında Jale Baysal'la yapmıştır. Jale Hanım, İstanbul Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümü'nde öğretim üyeliği yapmıştır. Bu evlilik 18 yıl sürmüştür. Tarık Buğra, ikinci evliliğini ise 8 Eylül 1977'de Hatice Bilen'le yapmıştır. Hatice Hanım, öykü yazarıdır.
Tarık Buğra’nın Jale Baysal ile olan evliliğinden 19 Aralık 1951 tarihinde Ayşe adını verdikleri bir kızları dünyaya gelmiştir. Ayşe Buğra, Robert Kolej'de okuduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi ve Laval Üniversitesi'nde eğitim almıştır. Yüksek lisansını da Laval Üniversitesi'nde tamamlayan Ayşe Hanım, McGill Üniversitesi Ekonomi Bölümünde doktora yapmıştır. Osman Kavala ile evlidir. Yurt içi ve yurt dışında birçok üniversitede çalışmıştır. Uzun yıllardır Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü’nde öğretim üyesidir. Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu UYGAR Merkezi’nin kurucularından biri ve başkanıdır. Birçok kitabı bulunan Prof. Ayşe Buğra’nın 8 eserleri aşağıda listelenmiştir:
Tarık Buğra, 1994 yılında vefat ettiğinde 75 yaşındadır.
Tarık Buğra’nın mezarı, İstanbul’da bulunan Karacaahmet Mezarlığı'ndadır.
Tarık Buğra, Akşehir doğumludur ve 2004 yılında Akşehir'de heykeli dikilmiştir. Ayrıca yazarın Ankara’da Millî Kütüphane önünde bulunan bir heykeli de vardır.
Tarık Buğra hakkında bilgi içeren kitaplardan 4 tanesi aşağıda listelenmiştir: