Tükendi
Gelince Haber Ver1699 Karlofça Antlaşması’yla birlikte büyük çapta toprak kaybetmeye başlayan Osmanlı Devleti, 19. yüzyılın başlarına gelindiğinde artık tamamen dağılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Özellikle Fransız İhtilali’yle ortaya çıkan ve kısa sürede bütün Avrupa’yı etkisine alan milliyetçilik fikri bir müddet sonra, bünyesinde birçok etnik grubu barındıran Osmanlı Devletini de derinden etkilemiştir. Tehlikenin farkında olan devlet adamları Osmanlı Devletini kurtarmak ve eski ihtişamlı günlerine döndürmek için farklı din ve etnik kimliklere sahip halka, ortak bir millî kimlik ya da diğer bir ifadeyle bir üst kimlik sunmaya çalışmışlardır.
Osmanlı kimliğinden Türk kimliğine doğru izlenen bu geçiş sürecinde, kimlik inşasında kullanılan yollardan biri edebi metinler olmuştur. Zira gerek devlet adamları gerekse sanatçılar, geniş halk kitlesine ulaşmada dönem için en kısa ve etkili yol olan gazetelere ve edebiyata yönelmişlerdir. Dolayısıyla edebi eserler aracılığıyla toplumu şekillendirmeye çalışmış, halka kendilerince yeni kimlik modelleri önermişlerdir.
Dönem aydınlarının teklif ettikleri rol-model kimlikleri tespit etmeyi amaçlayan bu çalışmada, Tanzimat Edebiyatı döneminde (1859-1896) yazılan edebi eserler ele alınmıştır. Derinlemesine bir inceleme olması için ise belirlenen kriterler doğrultusunda dönem eserleri arasından Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre, Akif Bey, Cezmi, Celaleddin Harzemşah; Ahmet Mithat Efendi’nin Felâtun Bey ile Râkım Efendi, Paris’te Bir Türk, Arnavutlar Solyotlar, Müşahedat, Ahmet Metin ve Şirzat; Mizancı M. Murad’ın Turfanda mı Yoksa Turfa mı? eserleri seçilmiştir. Böylece bu roman ve tiyatrolardaki kahramanlar incelenerek dönem yazarların topluma tavsiye ettikleri yeni insan modellerinin millî bir kimliğe sahip olup olmadıkları değerlendirilmiştir.