Bilgi, modem dönemde niteliksel bir dönüşüme uğramış ve bu dönüşüm, yöntem ekseninde biçimlenmiştir. Bilgi, değer, varlık arasındaki geçişlilik ve tümel hakikat fikri ile bilimin belirleyici olduğu yeni bir doğru sistemi yer değiştirmiştir. Yeni doğru sistemi, bilim eksenli bir doğru hiyerarşisi oluşturmuştur. İnsan, doğa, toplum ilişkileri özne/nesne ikiliği temelinde yeniden kurulurken, yönteme feda edilen bir etik anlayışı ortaya çıkmıştır. Beşeri ve sosyal bilimlerin modern doğa bilimi örneğine göre kurulmuş olması, olgu-değer ayrımı ve bundan kaynaklanan açmazlar, süreç içinde epistemolojik, metodolojik ve etik krizlerin doğmasına neden olmuştur. Bu krizler, somut tarihsel olaylarla da ilişkilidir. Etik açıdan sorumlu tutulmayan özne, sadece "doğru" üretmekle sınırlandırılarak, ürettiği bilginin sonuçlarını denetleyememektedir. Öznenin bilgiye yabancılaşması ve karar süreçlerinden dışlanması sorunu, bilim, yöntem ve etik ilişkilerinin yeniden bir bütün olarak tartışılmasını zorunlu kılmaktadır. Çünkü etik, "dünyaya meydan okumaktır". Buradaki meydan okuma, iktidar yönelimli ve mevcut durumu meşrulaştıran, hakim söylemi olumlayan bir bilim anlayışına itiraz anlamındadır.Bu kitaptaki metinlerde, modern dönemdeki bilim, yöntem Ve etik sorunlar, hem birbirleriyle olan ilişkileri hem de sosyoloji, tarih, hukuk, iktisat gibi ana sosyal bilim disiplinleri açısından çözümlenmektedir. Bu çözümlemelerde, 20. Yüzyıl’daki, pozitivizm-hermeneutik; modernite-postmodernite; ideoloji-bilim; yöntem-etik gibi temel teorik tartışmalar veri olarak alınmış ve bu tartışmalardan türetilen bir perspektif gözetilmiştir. Bu perspektif, "bilim de dahil olmak üzere hiçbir beşeri etkinlik, etikten bağımsız düşünülemez çünkü insan ahlaki, yani özgür bir varlıktır" ana varsayımı üzerine inşa edilmiştir. Kitapta yöntem olarak, kapsamlı teorik tartışmalardan özgül alanlara doğru bir sistematik yaklaşım benimsenmiştir.