Tükendi
Gelince Haber VerUkdesi içinde kalıyor İmhotep’in. Bin yıllar geçse de olmuyor işte. Zamanında yaşanmayan bir aşkın, sonradan yaşama şansı hiç yok.
Yaşamı, yaşamayı o cehenneme tercih etmek? Yaman bir sebebi olmalı insanın-mumyanın bu tercihi yaparken diye düşünüyor insan-mumya?
Nasıl da benziyor hikayeler birbirine değil mi?
Başka bir Anaksunamun’duğumun kızı başkasına yapıyor bin yıllar sonra aynısını.
İstediğin kadar reçine sür mumyanın tenine, çeşit çeşit baharatlarla kokulandır, bezlerle sar, tuzla…
Olmuyor…
Mumya kokuyor aşk…
Mumyadan sevgili mi olurmuş?
Bin yıllar geçse de olmayacak. Yaşanmayacak hiçbir ertelenmiş aşk.
Ölüm bile sadakate gerekçe olmuyor.
Mayada olmalı sadakat ve ihanet. Aynı beden oldukça sonuç değişmeyecek.
Yaşama her bedensel geri dönüşte ihanet tekrarlanacak yine.
Cronos da benimle aynı fikirde. Sorun ona isterseniz?
Doğru dedi Cronos:
*Zaman, şarap ve kaşar peyniri olgunlaştırır sadece. Başka bir şey için zamandan yani benden medet beklemeyin!*
Doğru diyor Cronos.
Belki bu defa tadını çıkartmalıyım bu cehennemin, diyorum kendi kendime. Unutmalıyım bu cehennemde ben de mumyanın ihanetini.
Ben de Picasso’nun Guernica’sında yer alırım belki?
O mezbaha neyi andıran tablosunda.
Elleri havada dua eder vaziyetteki figür ne kadar da ilginç? Gövdesinin altı yok gibi. Çığlık çığlığa. Duyulmayan bir çığlık gibi bağırışı.
Ne kadar da sessiz bağırıyor. Duymuyor onu hiçbir Anaksunamun’duğumun çocuğu.