Tükendi
Gelince Haber VerBu kitap sıkıcı bir ders kitabı olarak değil, tarihi atmosferin okuyucunun gözünde canlanması, sadece öğrencilere ve akademisyenlere değil, konuya ilgi duyan her yaş ve meslekten insana hitap etmesi amacıyla kaleme alınmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede tarihin seyrini değiştiren ve siyasi tarihin şekillenmesinde etkili olan şahsiyetlerin ayırıcı kişisel özellikleri, hayat hikâyeleri, önemli görüşmelerin ve anlaşmaların yapıldığı mekânlar gibi bilgiler de kitaba eklenerek okuyucunun bilgilendirici, ilgi çekici, zevkli hatta zaman zaman eğlenceli bir siyasi tarih yolculuğuna çıkarılması amaçlanmıştır.
Diğer siyasi tarih kitaplarından farklı olarak feodal dönemden itibaren konuya giriş yapılmış, Avrupa ve Osmanlı siyasi tarih gelişmeleri birlikte ele alınmıştır. Kitabın özelliklerinden birisi de Osmanlı diplomasi tarihi ve teşkilatının Osmanlı Arşiv Belgeleri de kullanılarak anlatılmasıdır. Ayrıca inceleme konusu yapılan süreçte gerek Avrupa ve ABD, gerekse Osmanlı Devleti`nde ortaya çıkan hukukî belgeler bunların arka planındaki toplumsal, siyasi ve ideolojik gelişmeler de göz önüne alınarak analiz edilmeye çalışılmıştır. En uzun yüzyıl olarak adlandırılan 19. Yüzyıl dönemin büyük Avrupalı güçleri ve Osmanlı Devleti‘nin izlediği politikalar esas alınarak incelenirken, bazen yapılan tercihlerin ülkelerin ve dünyanın kaderini nasıl değiştirebileceği okuyucunun dikkatine sunulmuştur.
Kitapta günümüz Türkiye`sinin içinde bulunduğu bazı sorunların kökenlerine ışık tutabilecek konulara da değinilmiştir. Bu amaçla Ermeni Sorunu başlangıç noktasından itibaren mercek altına alınmış, 1915 yılında yaşananlar, Ermeniler` in sevk ve iskânı ve geride bıraktıkları mallar (Emvâl-i Metruke) konusunda ayrıntılı bilgilere yer verilmiştir. Ortadoğu sorununa giriş başlığı altında günümüze de atıflar yapılarak Irak, Suriye ve Filistin`de yaşanan gelişmelerin temelini hazırlayan Sykes-Picot Antlaşması, Balfour Deklarasyonu, San-Remo Antlaşması gibi belgeler ve Büyük Devletlerin bölgeye yönelik politikaları gözden geçirilmiştir. Bu çerçevede 18. Yüzyılın sonlarında ortaya çıkan ve Batılı Devletlerin Osmanlı politikalarını ifade eden "Şark Meselesi" (Doğu Sorunu) kavramının günümüzde Ortadoğu`da yeni biçimiyle devam edip etmediği sorusunun cevabı okuyucuya bırakılmıştır.