Tükendi
Gelince Haber Ver“Ulu çınar, ulurcasına yaprak döküyor. Ulumasını işitmek, yani kurtlardan bir müttefik edinmek için tek yapmanız gereken geceleri Çin ipeğinden uzunca bir elbise giymek. Sonra yalınayak, topuklarınız topraktan af diler gibi süzülerek yürümelisiniz. Gümüş boynuzlu atlar, ak benekli ceylanlar ve yıldız tozları ile büyümüş bir zambak size eşlik etmeli. Sonra ulu çınara bir adak adamalısınız. Aklın inkârı tasdik edilirse eğer, çınar size fısıltılarla uluyacak. Bir siz duyacaksınız, bir de ak benekli ceylan. Ulu çınar ulurcasına yaprak döküyor. Gövde ile olan göbek bağını bir çırpıda keserek boşluğa bırakıyor kendini yapraklar. Düşecek, çünkü düşmese var olmazdı. Bunu, karanlık sanat tarihçisi ölümden öğrendim. Günü gelince düşmek için öğreniriz göğe doğru uçmayı. Ölümün defterinde ışıltılı bir sayfa açılması için geliriz dünyaya, dikenlerimiz bir başka gövdede takılı kalıp kanlı ve şanlı bir ayrılış büyütsün diye besleriz aşkı. Ve gök kapandığında ortada kalalım diye yürürüz ıslak saçlarımızla dolunaya.”
Bir sineğin ölümüne, ölüp hikâyesinin içine uyanan bir yazara, zaman kanserinden ölünmeyen Gülşiir Ülkesi’ne, görklü yağmurlara, intiharın karşılaştırdığı hayatlara, cini ile yaşayan Nazende Hanım’a ve en sık da kedilere rastlayacaksın bu kitabın sayfalarında. Dilara Ayşe Akdeniz, ilk öykü kitabı Seza Hanım ve Kedileri ile sizi ölüler ülkesine bir yolculuğa çıkarıyor.