Doğduğu ilk günden itibaren anlamsız, katı bir eşitsizliğin kurbanı olan kızlar; kendilerinden sürekli büyük şeyler başarmaları beklenen erkekler ve onların aileleri... Gelenek denen amansız kıskacın can yakan gölgesini hep üstünde hisseden, ama tabularını aşamayan toplumlar... iki kadın: Ganat ve Nergis. Çocukluklarından beri dost olan, kimliklerini, kadınlıklarını birlikte keşfeden iki insan. Ataerkilliğin baskısında saflıklarıyla yaşayan, yolunu bulmaya çalışan iki kız çocuğu...Nergis’in başhemşirelik yaptığı akıl hastanesine Ganat gelir bir gün, hasta olarak. Birbirleriyle konuşmaları da görmezden gelmeleri de ayrı bir zorluktur. Ama yüzleşmenin sancısı özgürlüğü doğurur...Şeytanın Masumiyeti’nde Mısırlı feminist yazar Neval el-Saadavi, ataerkilliğin acımasızlığını, yersizliğini ve onun baskısı altında yaşayan erkeklerle kadınların kıstırılmışlığım, okurun içine işleyen şiirsel bir üslupla anlatıyor.