Tükendi
Gelince Haber VerŞefaat düşüncesinin, ele alınış biçimine bağlı olarak muhteva ve çerçevesi açısından kimi farklı yaklaşımlar olsa da sözlü ya da yazılı olarak kullanıldığında hemen akla gelen ve zihinlerde ilk etapta çağrıştırdığı anlamı; birini kurtarmak ya da birine yarar sağlamak maksadıyla bir büyüğün nezdinde aracı olmayı, hakkında cezaya karar verilmiş olan birisinin suçunun göz ardı edilmesi hususunda talepte bulunmayı, daha açık bir ifadeyle günahkâr ve kusurlu olduğunu bilen birisinin, yüce bir makam sahibi olduğuna inandığı bir başkasının, Allah’ın huzurunda günahlarının affedilmesi ve hak etmediği hâlde delalet yoluyla daha yüce makam ve mevkilere ulaşması için aracılık etmesi demektir. Bu tanımlar, genel kabul görmüş ve zihinlerde yer etmiş olanlardır. Bu durumu tasvip etmekte zorluk çeken kimi araştırmacılar, kabul edilebilir bir şefaat düşüncesiyle şefaati, dua yoluyla, kişinin arkasından onun lehine talepte bulunmak gibi biraz daha hafifletilmiş tanımlar yapmaktadırlar. Ancak bu tür yaklaşımlar, Kur’an’da bahsedilen şefaatten çok, yerleşik şefaat inancının bir tür savunusu gibi görülmektedir.
*Nedir Ne Değildir?* projesi çerçevesinde telif edilen 10 kitaptan oluşan bu seride, günümüzde sık sık tartışılan konular üzerinden ilmî disiplinlerin birbirleriyle ilişkileri, ayrıldıkları noktalar ve yöntem farklılıklarını göstermeye çalıştık. Aynı konuda, tefsir, hadis ve kelam olmak üzere üçü sabit, biri ise ele alınan konuya göre değişken olmak üzere dört ilim dalından dört uzmanın konuyu ele almalarını, ortaya koymalarını istedik.
Bizi bu projeyi gerçekleştirmeye teşvik eden etkenlerden biri, son dönemlerde dinî konularda yapılan tartışmaların düzeyinin oldukça düşmüş olduğunu gözlemlememizdir. Nitekim dinî tartışmalara yetkin olan ya da olmayan herkes katılabilmekte, hatta çoğu zaman konuşması gerekenlere söz verilmemektedir. Bu proje ile bilim insanlarının, görüşlerini polemik ortamı olmadan sükûnetle anlatmalarına zemin oluşturmaya çalıştık.
Proje, Müslüman bilim insanlarının, birbirlerini dışlamadan, ötekileştirmeden ve tekfir etmeden görüşlerini ortaya koyabilmelerinin imkânsız olmadığını bir kez daha göstermiştir. Okuyucu, bilim insanlarının birikim ve yaklaşımlarına dayanan görüşlerden dilediğini seçmekte özgürdür. Dilerse farklı görüşlerin kendince kabul edilebilir taraflarını alarak başka bir sentezle yeni bir yol da açabilir.