Tükendi
Gelince Haber VerSatranç, Stefan Zweig’ın Brezilya’da sürgünde olduğu zaman yazdığı ve intiharından birkaç ay önce tamamladığı, 1942 yılında Buenos Aires’te çıkan ve İngilizce tercümesi 1944 yılında yayımlanan, New York’tan Buenos Aires’e yolculuk yapan bir deniz vapurunda satranç şampiyonu Czentovic ile Dr. B arasındaki satranç müsabakasını ve Dr. B’nin satrancı nasıl öğrendiğini anlatan kitabıdır. Yazarın en ünlü eseri olan kitap, Almanya’da 1.200.000’den fazla satmıştır ve tüm dünyada okurlar tarafından beğeni ile karşılanmıştır.
Stefan Zweig (28 Kasım 1881 - 22 Şubat 1942), Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde Viyana’da doğan, Yahudi kökenli Avusturyalı roman, hikaye, biyografi, oyun, yazarı ve gazetecidir. Kitapları zengin psikolojik çözümlemeler içeren yazar, savaş karşıtlığı ile tanınmaktadır. Edebi, kurgu eserlerinin yanı sıra yazdığı yaşam öyküleri ile de beğeni kazanmıştır. Stefan Zweig’ın kitapları günümüzde okurlar tarafından talep görmekte ve beğenilmektedir.
Satranç kitabının fiyat aralığı 5,39 TL ve özel baskılar dahil 31,50 TL arasında değişiklik göstermektedir. Satranç kitabının fiyatına etki eden faktörler aşağıda maddeler halinde listelenmiştir:
Satranç kitabının yazarı Stefan Zweig’dır. Stefan Zweig, Avusturyalı roman, oyun, hikaye, biyografi yazarı ve gazetecidir. 28 Kasım 1881’de zengin bir tüccar ailenin kızı Ida Zweig ile kumaş tüccarı Moritz Zweig’ın çocuğu olarak Viyana’nın ünlü bulvarlarından Schottenring’de doğmuştur. Çocukluğu erkek kardeşi Alfred ile birlikte görkemli bir apartmanda mutlu ve rahat bir şekilde geçmiştir. Zweig Yahudiler ve Yahudi etnisitesi temaları üzerine yazılar yazmıştır; fakat dindar bir aileye sahip değildir ve bir rastlantı sonucu Yahudi olarak tanınmıştır.
Stefan Zweig, 1899’da Viyana’da bulunan Wasagasse Gimnasium’dan mezun olmuştur. Lise eğitiminin ardından da 1899 yılında Viyana Üniversitesi’nde Felsefe ve Edebiyat Bilimleri yükseköğrenimine başlamıştır. 1901 yılında ilk kitabı olan "Gümüş Teller" isimli şiir kitabını yayımlayan Zweig, bu eseriyle şiire yeteneği olduğunu kanıtlamış, 1902’de Viyana’nın büyük gazetesi Neue Freie Presse’de edebiyat üzerine makaleler yazmaya başlamıştır. Burada Theodor Herzl ile tanışmış ve ilk öykülerinden biri kabul edilen "Yürüyüş"ü yayımlamıştır. Stefan Zweig, 1904 yılında "Hippolyte Taine Felsefesi" üzerine hazırladığı tez ile de doktora derecesine sahip olmuştur.
Stefan Zweig; Paul Verlaine, Charles Baudelaire ve Èmile Verhaeren’in eserlerini Almancaya çevirecek derecede Fransızca bilmektedir. Bildiği diller Fransızcayla da sınırlı değildir. Yazar, İngilizce, İtalyanca, Latince ve Yunanca da bilmektedir. İlk şiirlerini 1897’den itibaren çeşitli dergilerde yayımlamaya başlayan Stefan Zweig, 1906 yılında ikinci şiir kitabı "İlk Çelenkler"i yayımlamıştır. Bu kitabı ile Bauernfeld Ödülü’nü kazanmıştır. Zweig’ın ilk romanı ise 1904’de yayımlanan "Erika Ewald’in Aşkı"dır. Stefan Zweig, 1907-1909 yıllarında Seylan, Gwalior, Kalküta, Varanasi, Yangon gibi Hint adalarına ve Kuzey Hindistan’a seyahat etmiştir. 1912’de de New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko’yu kapsayan bir Amerika turu yapmıştır. Zweig, bu seyahatler sayesinde birçok sanatçıyla tanışmıştır.
Stefan Zweig, 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı’nda Belçika’dan Viyana’ya dönmüş, gönüllü olarak orduya katılmış ve Viyana’daki Savaş Arşivi’nde görev yapmıştır. Başta savaşı coşkuyla karşılamış ve gazeteci, yazar olarak savaşı destekler gibi görünmüşse de kısa sürede bu tutumundan vazgeçmiştir. Zweig’ın hatasını anlamasında Galiçya cephesinde yaşanan acılara tanık olması etkili olmuştur. Savaş karşıtı bir insana dönüşen Stefan Zweig "Babil Kulesi" ve "Zorlama" isimli eserlerini bu döneminde yazmıştır. Savaşa karşı oluşunu "Yeremya" isimli oyunu ve "Yabancı Ülkedeki Dostlarıma" başlıklı açık mektubu ile de gösteren Stefan Zweig, savaş yıllarını şu sözlerle anlatmıştır: "Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra o küçük kentin kasvetli manzarasını anımsayıp damından yağmur suları akan evimizde soğuktan titreştiğimizi düşündükçe, barış yıllarının değerini daha iyi kavrıyorum. Dünyaya ve insanlara inanmamıza izin vardı o yıllarda."
Stefan Zweig, 1917’de askerlikten terhis olmuştur. Viyana Neue Freie Presse gazetesinin muhabiri olarak savaşta tarafsız olduğunu ilan etmiş ve Zürih’e yerleşmiştir. Bu dönemde görüşlerini içeren yazılarını "Pester Lloyd" gazetesinde yayımlayan Zweig, 1917 yılında Salzburg’a taşınmış ve 1920’de de Frederike von Winternit ile evlenmiştir. Stefan Zweig’ın yazarlığının en verimli zamanı da yaklaşık yirmi yıl kaldığı bu yerde geçirdiği zamandır. Bu dönemde yazdığı kitaplar şunlardır: Amok Koşucusu, Korku, Kendileriyle Savaşanlar, Şeytanla Savaş, Leporella ve Kitapçı Mendel’dir. Burada "Paschinger Schlössl" isimli iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş bir köşkte yaşamıştır. Stefan Zweig, evinde Romain Rolland, Thomas Mann, James Joyce, Franz Werfel, Ravel, Toscanini, Richard Strauss, Arthur Schnitzler ve Paul Valery gibi önemli isimleri misafir etmiştir. Balzac, Dickens, Dostoyevski, Hölderlin, Stendhal, Casanova, Tolstoy ve Nietzsche üzerine incelemelerini de yine bu dönemde yazmıştır.
Stefan Zweig, 20 Şubat 1927 yılında "Rilke’ye Veda" başlıklı konuşmasını yapmış, 1928 yılında da Tolstoy’un doğumunun 100. yıl dönümü kutlamalarına katılmak üzere Sovyetler Birliği’ne gitmiştir. Zweig’ın eserleri Maksim Gorki aracılığıyla Rusçaya çevrilmiştir. Yazar, "Akıl Aracılığıyla İyileşme" isimli kitabını Albert Einstein’a ithaf etmiştir. Salt özetleme tekniğiyle kaleme aldığı "Amok Koşucusu" isimli eserinde de ölüm ve intihar konuları üzerinde durmuştur.
Stefan Zweig, adı kara listeye alınan Yahudi yazarlardan dirisidir. Almanya’da Hitler liderliğinde Nasyonal Sosyalizm egemen olmuş kendi ideolojilerine uymayan kitapları meydanlarda yakmaya başlamışlardır. Stefan Zweig’ın kitapları da yakılan kitaplar arasında yer almıştır. 1934 yılında Zweig’ın köşkü basılmış ve aranmıştır. Bu olay üzerine ülkesini terk etmek zorunda kalan Stefan Zweig önce Londra’ya sonra da Bath’a yerleşmiştir. "Rotterdamlı Erasmus" isimli eserini de bu dönemde yayımlamıştır. 1937 yılında ilk eşi Frederike’den ayrılan Stefan Zweig, 6 Eylül 1939’da sekreteri Lotte Altmann ile evlenmiştir. Aynı yıl "Sabırsız Yürek" isimli romanı da yayımlamıştır. Yazar, 1940 yılında da İngiliz vatandaşlığına geçmiştir. Stefan Zweig, Hitler’in ordularıyla Avrupa’ya yönelmesi üzerine eşi ile beraber önce New York’a sonra da Arjantin’e, Paraguay’a ve Brezilya’ya gitmiştir. En sonunda New York’a geri dönerek "Amerigo-Tarihi Bir Hatanın Öyküsü" adlı kitabı yazmaya başlayan Zweig, 1941’de "Brezilya-Geleceğin Ülkesi" isimli kitabını yayımlamıştır. Bu kitabından sonra Brezilya’ya yerleşen Stefan Zweig, en ünlü eserlerinden biri olan “Satranç”ı da bu ülkede yazmıştır.
Stefan Zweig, sürgün yıllarında yaşadıklarını şu sözlerle ifade etmiştir: "Sürgünün her biçimi kaçınılmaz olarak insanın dengesini alt üst ediyor. İnsan kendi topraklarının üzerinde değilse, normal davranışından uzaklaşıyor, güvenini kaybediyor, kendinden kuşku duymaya başlıyor. Yabancı belgelerle ya da pasaportlarla yaşamaya başladığım günden beri kendi benliğimle tam bir uyum içinde olmadığımı itiraf etmekten çekinmiyorum. "
Stefan Zweig, 22 Şubat 1942 tarihinde Brezilya’nın Petropolis kentinde eşi ile birlikte aşırı doz Veronal alarak intihar etmiştir. Yazarın intihar mektubunda yazdığı şu cümleler içinde bulunduğu ruh halini açıklar niteliktedir: "…Ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. Ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi. Bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum. Ki hayatım boyunca tinsel uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu. Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızıllığını görmek nasip olsun! Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum." Stefan Zweig’ın intihar ettiği ev günümüzde müzeye dönüştürülmüştür.
Satranç kitabının sayfa sayısı 77’dir. Kitabın yayımlandığı yayınevi ve özel baskılara göre sayfa sayısında değişiklik olabilmektedir.
Satranç kitabının türü uzun hikayedir. Uzun hikaye, kısa roman olarak da değerlendirilmektedir. Stefan Zweig’ın bu türde birçok eseri vardır. Uzun hikaye türüne örnek olabilecek on eser aşağıda maddeler halinde listelenmiştir:
Satranç kitabında New York’tan Buenos Aires’e yolculuk yapan bir deniz vapurunda yaşananlar anlatılmaktadır. Gemideki yolculardan biri satranç şampiyonu Mirko Czentovic’dir ve yolcular bu şampiyonu partiye davet etmiştir. Mirko Czentovic, bu gemide ilk kez kendisini zorlayabilecek bir rakiple yani Dr. B. ile karşılaşmıştır. Dr. B. , Gestapo tarafından sorgulanmış ve hiçliğe mahkûm edilerek işkence görmüş birisidir. Sorgulandığı günlerden birinde bir montun cebinde satranç kitabı bulmuş ve çalmıştır. Tüm kitabı okumuş, kitaptaki oyunları hayal ederek oynamış ve bu sayede yaşama tutunmuştur. Zamanla tüm oyunları ezberleyen Dr. B. , kafasında yeni partiler icat etmeye başlamış ve sinir krizi geçirene kadar kendine karşı satranç oynamaya başlamıştır. Hapisten çıktıktan sonra bindiği deniz vapurunda Czentovic ile yaptığı müsabakada da kriz geçirmektedir.
Satranç kitabı Stefan Zweig’ın edebiyata vedası olarak kabul edilmektedir. Otobiyografik özelliklere sahip olan eserde psikolojik çıkmazlar ve Nazi barbarlığı gibi birçok konu işlenmektedir. “İnsan Zweig’ı övmeye nereden başlasa bilemiyor.” diyen İskoçyalı yazar Ali Smith, “Satranç” kitabı için "Ürkünç derecede heyecan verici, mest edici bir eser." yorumunu yapmıştır.
Satranç kitabının ana karakterleri aşağıda listelenmiştir:
Satranç kitabı hem klasik okumayı seven, hem de kısa ama etkileyici bir kitap okumak isteyen tüm kitapseverler için uygundur. Satranç kitabını okuyabilecek yaş grupları aşağıda listelenmiştir:
Satranç kitabı kısa ama etkileyici yapısıyla okurlara birçok açıdan etki eden bir kitaptır. Satranç kitabının kişisel gelişime sağladığı katkılar aşağıda maddeler halinde listelenmiştir:
Kitap, ciltli veya ciltsiz olarak birleştirilmiş, basılı ya da yazılı kâğıt yapraklar bütünüdür. Kitaplar, okurların bilgilenmesini, eğlenmesini ve kültürel açıdan gelişmesini sağlamaktadır. Hem içeriği hem de tasarımı ile bir sanat yapıtıdır ve yazar ile okur arasında iletişim sağlamaktadır. Kitap kapakları da ilk iletişim için önemlidir. Kapak tasarımları, kitabın içeriğindeki mesajı görsel iletişim yoluyla hedef kitleye duyurma işlevini üstelenmiştir. Tasarımlar, estetik niteliklere sahip olmalı, resim ve yazıyı birbirini tamamlayan bir düzende sunmalıdır. Kitap kapağı, yazar ile okur arasındaki köprülerdendir. Kitap okura sunulmak üzere, kapağıyla paketlenmiş bir nesne olduğu için kapak fotoğrafları okurlara da hitap etmelidir. Kitap kendi reklamını kapağı ile yapmakta ve okuyucunun kitapla arasındaki bağı etkilemektedir.
Kitap kapağı tasarımında illüstrasyon önemli bir yere sahiptir. İllüstrasyon bilgiyi yorumlamak, tasvir etmek, belgelemek için kullanılmaktadır. Kitap kapağı illüstrasyonları makale, haber, öykü, roman, şiir ve açıklamalara eşlik eden yayın illüstrasyonlarıdır. Kitap kapağı tasarlayan tasarımcı, üzerinde çalışacağı metnin içeriği hakkında bilgi edinmeli, metindeki mesaj ve duyguyu resim diline aktarabilecek donanımda olmalıdır.
Satranç kitabı için kapak fotoğrafının çizilme aşamaları aşağıda maddeler halinde listelenmiştir:
Satranç kitabı için kullanılan malzemeler ve bu malzemeler kullanılırken dikkat edilmesi gerekenler aşağıda maddeler halinde listelenmiştir:
Satranç Benzeri diğer eserler aşağıda maddeler halinde listelenmiştir:
Stefan Zweig benzeri diğer yazarlar aşağıda maddeler halinde listelenmiştir: