Tükendi
Gelince Haber VerBozduğum moralini düzeltince, yanından ayrıldım. Ağır ağır dolaştım dükkanın içinde. Her tarafı pırıl pırıl tertemiz bir dükkandı. İçinde birde koku vardı. İnsanı içine çeken bir koku. Raflardan kitaplar aldım. Birinin sayfalarını çevirdim. Çevirirken bir paragraf takıldı gözüme. Okumaya başladım. Tıpkı Tayfun’un hatıra defterinde yazılanları okuduğum gibi. *Sana mutluluğun ne olduğunu sorabilir miyim? Bana bunun cevabını verebilir misin? Ben mutluluğu bazen uzakta bazen yakında aradım. Ama bir türlü bulamadım.
Sonunda anladım ki benim için mutluluk sadece sensin.* daha fazla yazılanları okumak istemedim. Kitabı kapattım. Yerine koyacaktım. Pişman oldum. Bu kitabı almalıyım diye düşündüm. Bu kitabı alıp Tayfun’a hediye etmeliyim. Kitapların içini karıştırırken hep karşıma defterde gördüğüm başlık çıkacak diye düşünmüştüm.