Tükendi
Gelince Haber VerFütüvvet kavramı, Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İbrâhim ve Ashâb-ı Kehf’i niteleyen “yiğit, delikanlı” (Ar. ???) kelimesinden türetilmiş ve “cömertlik, cesaret, gençlik, yiğitlik, mertlik, fedâ” anlamlarını ihtiva eden bir kavramdır. İslâm dünyasında, hem ferdin iç dünyasını hem de toplumsal ilişkilerini belirleyen Kur’an temelli erdemleri öne çıkaran tasavvufî bir kavram olarak kullanılmaya başlanmıştır. Müslüman toplumlarda fütüvvet kurumu, sosyal bir kavram ve tasavvufî bir anlayış olmasının yanı sıra, Ahîlik teşkilatında görüldüğü gibi resmî bir toplumsal ve ekonomik teşkilatlanma biçimi olarak da öne çıkmıştır. Onun temelinde ise “Din, güzel ahlâktır.” ilkesinin, gençler ve meslek erbabı başta olmak üzere toplumun bütün katmanlarına kök salması gayesi vardır. Bu bakımdan fütüvvet anlayışı, gençlere, topluma ve özellikle de meslek erbabına sünnet temelli, toplum yararını önceleyen ve fedakârlığa dayalı bir ahlâk anlayışını sunar.
Emîr-i Kebîr Hemedânî (ö. 1385) ve ona bağlı sûfîler, Keşmir başta olmak üzere Hindistan ve Türkistan’da kurdukları tekkeler aracılığıyla bu bölgelerin İslâmlaşmasında büyük rol oynamıştır. Bu dönemde Keşmir’de çok sayıda cami ve tekke yapılmış, Müslüman bir toplumun inşâı adına maddi ve mânevî temeller atılmıştır. Hemedânî tarafından bu dönemde telif edilen elinizdeki fütüvvetnâme, fütüvvet yolunun teklif ettiği ahlâk anlayışı ve toplumsal yapının Müslüman bir toplumun inşâ edilmesinde oynadığı kurucu rolü göstermesi bakımından dikkat çekicidir.