Tükendi
Gelince Haber Ver*Benim aklıma ölüm gelmişti, onunkine yaşam… Onun canlandığı yerde, benim dizlerimin bağı çözülmüştü. O *Gel de burada yaşama,* diyordu, ben *Ya buradan düşüp ölürsem,* diyordum…
Uçurumun başına oturmuş, bir ressam gibi, bir Rengbêj gibi yaşamı tasvir ediyordu. Boyalarını karıp mutluluk ve sevincin resmini yapan bir renk ustasıydı; resimlerini sözcüklerle yapıyordu. Bir dengbêjdi, sesleri rengârenk boncuklar gibi ipe diziyordu. Şiir gibi konuşuyordu. Sanırsın Kuran’ı ezbere okuyor, öyle coşkulu konuşuyordu. Hikâyeci desen değildi, dengbêj desen olmazdı; onu en iyi anlatan sözcük ‘Rengbêj’di.*