Tükendi
Gelince Haber VerKur’ân’ın nâzil olduğu dönemde müşrik Araplar, Allah’ın her şeyin yaratıcısı olduğunu ikrar etmekle birlikte onlar; göklerde olan, dünyanın işleyişine müdahale etmeyen, uzaklarda, hayata dokunmayan ve kendisine ulaşılabilmesi ancak aracılarla mümkün olan bir Allah’a inanıyorlardı. Kur’ân’ın ilk muhataplarının, Allah’ın “ötelerin ötesinde” bulunduğu yanılgısına mukabil, vahyin takdim ettiği yeni sistemle bütün beşerî işleri, hayatın en küçük ve önemsiz görünen ayrıntılarını bile gözetimi altında tutan bir Rab tasavvuru ikame edilmiştir.
Kur’ân’da rab, evren ve insan ilişkisine odaklanan Hasan Nas’ın Rabbin Hemen Yanı Başında adlı titiz çalışması Kur’ân’ın takdim ettiği bu dinamik, canlı ve her şeyi kuşatan Rab telakkisini ele alarak yeniden düşünmemizi sağlıyor. Böylelikle, varlığı ancak akılla bilinebilen ve evrene müdahil olmayan bir tanrı anlayışına sahip olan deizm ve benzeri inanç ve nazariyelerin pratikte bir karşılığı olmadığı da ortaya çıkmaktadır. Zira insan hayatında herhangi bir etkinliği bulunmayan ve ötelerde atıl halde bekleyen bir Tanrı’nın varlığı kabul edilse bile, bu inanç kurgusal bir tatminden öte bir anlam ve değer ifade etmeyecektir.
Rabbin Hemen Yanı Başında Allah Teâlâ’nın âfakta ve enfüsteki rubûbiyet tecellilerini, O’nun kuluna yakınlığını, en güzel dost ve yardımcı olarak tevhid mücadelesinde kendisine güvenip dayanan kullarına inâyetini ele alan emek ürünü bir araştırma.