Hepimiz bekliyoruz. Ruh sağlığı alanında çalışanların tümü Amerikan Psikiyatri Birliği'nin bundan sonra hastalarımza ne tanı koyacağımıza karar vermesini bekliyoruz. Söz konusu kurumun dünyaya zorladığı kendi tanı sistemi olan DSM'nin beşincisi yakında yayımlanacak. DSM-5 yürülüğe girdikten sonra şu ana kadar geçerli olan bazı tanılar ortadan kalkacak ve yenileri ortaya çıkacak. Yani kısa süre sonra izlemekte olduğumuz hastalara bakışımız, herhangi klinik bir nedenle değil ama dünya psikiyatrisinin egemen gücü tarafından, elbette ilaç firmalarının buyruklarına uygun olarak değişecek. Böyle bir durumun tıp tarihinde daha önce hiç görülmediğini biliyoruz. Bildiğimiz başka bir şey Prof. Dr. Maurice Corcos'un "DSM'ye göre insan" başlıklı kitabında belirttiği gibi artık psikiyatride hastanın öyküsünün önemini yitirmiş olmasıdır. Corcos, DSM'nin kuramsız (atheoric) yaklaşımının arkasında tarihsiz (anhistoric) bir klinik uygulamaya geçilmesi önerisinin ve tıbın nerdeyse temelini oluşturan öykü almanın (anamnez) gereksizleştiğinin kabul ettirilmesi çabasının yattığını söyler. Geçmişi öykülendirmek yaratıcı belleğin alanı olmaktan çıkmakta ve geçmişle ilgili olarak yalnızca uyum geçerli ve değerli bir ölçüt olarak kabul edilmektedir. Diğer bir deyişle öznenin öyküsü ancak tarihsel gerçekliğe gösterdiği uyum ölçüsünde değerlendirilmektedir.(Sunuş'tan)