Tükendi
Gelince Haber VerFelsefe tarihine yön vermiş en önemli düşünürlerden Immanuel Kant, üç büyük eleştiri kaleme aldı: Saf Aklın Eleştirisi, Pratik Aklın Eleştirisi ve Yargıgücünün Eleştirisi. Bilgi felsefesi, etik ve estetik anlayışımızda devrim yaratan bu eserler genellikle üç soru ile ilişkilendirildi: “Ne bilebilirim?”, “Ne yapmalıyım?” ve “Ne umabilirim?” Ancak Kant felsefesinin sürekli atlanan ve görmezden gelinen dördüncü bir sorusu daha vardı: “İnsan nedir?”
Kant’ın yaklaşık yirmi beş yıl boyunca verdiği Antropoloji dersinin notlarından oluşan ve hayattayken yayına hazırladığı son yapıtı olan bu kitap, “İnsan nedir?” sorusunu merkezine alıyor. Antropolojinin görevi olarak insanı, tarih boyu oynadığı roller ve taktığı maskelerle ele alan empirik antropolojiden farklı olarak, insanın neliği ve ne olması gerektiğini araştırıyor; insanın kendi potansiyelini gerçekleştirme sorumluluğunu vurguluyor.
Felsefi antropoloji denilen insana bu yeni bakış, çağdaş felsefenin önemli isimleri Max Scheler, Ernst Cassirer, Martin Heidegger ve Michel Foucault tarafından farklı şekillerle de olsa alımlanarak büyük bir etkide bulunmuştur. Bu anlamda Antropoloji çağdaş felsefenin köklerine de ışık tutuyor.
Delilik ve dehâ, yatkınlık ve eğilim, haz ve tatmin ile birlikte bilişsel yetilerin ilişkisinin ele alındığı bu kitap, felsefi bir sistem olarak Kant felsefesini bütünlüklü bir bakışla anlama imkânı sunuyor.