Bir kadın iz bırakmadan ortadan kaybolur. Onunla ilgili soruşturmayı yürüten sorgu amiri durumu inceler: İsyankarın biri midir, yoksa bir günahkar mıdır bu kadın? Doğrusu, hiç kimse bir kadının, ardında bir ev ve bir koca bırakarak yürüyüp gitmesini anlayamaz.Burası Kral Hazretleri’nin petrol krallığıdır çünkü. Öyle hiçbir kadın, elini kolunu sallayarak çekip gitme özgürlüğüne sahip değildir. Bu krallıkta bir erkek ortadan kaybolduğunda, kadın yedi yıl itirazsız onu beklemek zorundadır oysa, ama yasalarda kadının adı bile anılmaz. Kadın tekrar ortaya çıktığında da hayatına giren erkekler arasında bir bulanıklık söz konusudur. Gününü gazete okuyup tembellikle geçiren, kadına durmadan yemek yapmasını emredip her fırsatta onu döven, daha sonra da kadınının başının üstünde taşıttığı petrol küplerini şirkete satarak hayatını sürdüren erkeklerdir bunlar. Kadın açısından ise birinin ötekisinden hiç farkı yoktur.Mısır’lı ünlü feminist yazar Neval el-Saadavi, bu son romanında, yine ataerkil düzenlerde konumunu sorgulayarak, okuru yüzyıllardan beri değişmemiş olan yıkıcı sorunlarla bir kez daha yüzleştirmeyi istiyor.