Tükendi
Gelince Haber VerTürklerle Macarların karşılaşması her zaman ilgi çekici olmuştur. Tarihçiler, bu iki kadim halkın kesişme noktaları üzerine çok yazıp çizmişler. Edebiyatçılar boş durur mu, onlar da nükteli bir dille, hafif dokunmalarla bu şenliğe katılmışlardır.
Kálmán Mikszáth, olağanüstü yazma yeteneğiyle, mizahi anlatım tarzıyla ve karakterlerin canlandırılmasındaki ustalığıyla edebiyatın kalıcı ve etkili isimlerinden biri olmuştur.
Büyük tarih anlatısı savaşları, kahramanlıkları, antlaşmaları yazadursun, edebiyatçılar sokaktaki insanı evinde, köyünde, yurdunda, hayatın tam içinde, kadınıyla erkeğiyle nefes alıp veren canlı kanlı insanlar olarak betimlemişlerdir. Çünkü esasında bütün hayat onların, lafı dolandırmayalım, senin benim çevremizde dönüyor. Geçim sıkıntısı, mutluluk arayışı, itişme, çekişme ve daha neler neler günlük hayatımızı biçimlendiriyor.
Padişahın Kaftanı, romanımızın baş kahramanı. Kaftanın sahibi muazzam padişah, kendisi de sayfalarımızda görünüyor, dile geliyor ve bize bir parça daha yaklaşıyor.
Tarihi romanların en güzel tarafı, zihnimizi tütsülemek yerine onu renklendirmek ve geçmişi bize yakınlaştırmaktır. Tarih kitaplarının siyah beyaz sayfalarındaki gri insanlar, edebiyata
terfi ettiklerinde bambaşka bir silüete bürünür ve aklımıza değil kalbimize yerleşirler.
Usta yazar Mikszáth`ı okudukça, başka bir eserini daha okumak için heveslenebilirsiniz. Biliyoruz çünkü biz de yayınlandıkça başka şeyler yazdı mı diye heyecanla bakınmıştık.