Tükendi
Gelince Haber VerHayat diyalektiktir. Gece ve gündüz, sabah ve akşam, kadın ve erkek gibi hayat da iki farklı ucun birbirlerini itmesinden oluşur. Diyalektik, doğanın bize vermiş olduğu temel argümanlardan bir tanesidir aslında. Hayatın neresine bakarsanız bakın, diyalektik bir “sır” görürsünüz. Toplumsal ve politik ilişkilerden sanata kadar hemen her yerde inananlar için yaratıcının, inanmayanlar için doğanın, maddenin içine gizlediği şeyin adıdır diyalektik. Elealı Zenon’dan beri hemen herkes diyalektik üzerine düşünmüştür.
Yazıya konu olmuş ya da olmamış dünya tarihinde nerede düşünen bir varlık varsa, bu gizi biraz düşünerek düşleyerek ya da düşerek bulabilmiştir.
Diyalektik, her ne kadar Marx ile beraber daha “popüler” bir hâl almaya başlamış gibi görünse de dünya diyalektik bir denge üstünde durmaktadır. Aslında burada söylenmesi gereken şey şudur: Dünya, doğanın ona vermiş olduğu diyalektik denge üzerinde duruyor olsa da insanlar arasındaki ilişkiler bu dengenin çok
uzağındadır. Tarkovsky’nin de dediği gibi “Eğer dünya bu kadar kötü olmasaydı, sanata ne ihtiyacımız kalırdı?” Sanat, kötülüğü örtbas etmek için midir ya da sanat bir toplumsal yansıtma biçimi midir,
tartışması yapmak değil maksadım. Maksadım, sanatın insanlar arasında dengesi bozulan diyalektiği tekrar dengeye getirmek için kullanılan muhteşem bir dengeleyici olduğunu belirtmek.
Her şey soyutlanabilirdi gülüşlerinin dışında
Yarım metre daha içeriden kesebilseydim kendimi
Sana bir çerçeve olabilirdim
Yeni bir şifre alamıyorum ağzından
Zira öpülmek başka alemler tarafından biraz zordur
Çünkü kalbimin bir edebiyatı yoktur
Çünkü olmuşsa bir yaşamak olmuştur
Kimsenin yerini tutamaz kelimeler
“Masamda on katlı bir apartman yıkılıyor” cümlesi
Bir müteahhidi bile öldüremiyorsa
Ve yüzünden kopardığım bir tebessüm
Avuçlarıma iliklenmiyorsa
Kalbimin bir edebiyatı yoktur
Olmuşsa bir yaşamak olmuştur