Tükendi
Gelince Haber VerDinle neyden, neler anlatır sana!
Yakınır hep, ayrılıklardan yana:
Beni kamışlıktan kestikleri an,
Kadın erkek, inledi feryadımdan.
Geçmek için, aşk derdinin şerhine,
İsterim; hicranla yanmış bir sîne.
Asıl yurdundan uzak düşen biri,
Kavuşma zamanını bekler, geri.
Her mecliste inleyip durdum zar zar.
Oldum, iyiye de kötüye de yar!
Zannınca, dostuyum herkesin amma,
Kimse bakmaz, içteki sırlarıma!
Sırrım, feryadımın için durur,
Yoktur lakin, göz ve kulakta o nur!
Perdesizdir can tene, ten de cana,
Lakin, görme izni yok, hiçbir cana.
Ateştir şu ney sesi, hava değil
Kimde bu ateş yoksa, ölmüş bil.
Aşk ateşidir, içindeki neyin,
Aşk coşkusudur, özündeki meyin.
Neydir, yardan ayrılana, gerçek yar,
Ki perdeleri, perdemizi yırtar!
Kim görmüş, ney gibi zehir ve derman?
Kim görmüş ney gibi, bir dost ve hayran,
Verir, kan dolu bir yoldan haber, ney.
Mecnundan, aşk öyküleri söyler ney.
Nasıl ki, kulaksa talibi dilin,
Akla sırdaş da deliliktir bilin!
Aşk derdimizle, durgun aktı günler
Ateşlere dost olup yaktı günler.
Geçsin günler, yok endişeye mahal,
Ey, saflıkta benzersiz dost, gitme, kal!
Suya kanar, balıktan gayri her ne var,
Nasipsizin günü, uzar da uzar!
Anlar mı hiç, pişmişin halinden ham?
Sözü, kısa kesmek gerek, vesselam!