Tükendi
Gelince Haber VerEbubekir Sifil hocanın kaleme aldığı *Müslümanca Bir Hayat İçin* isimli kitabı çıktı. Daha önce *Hikemiyat* isimli kitabıyla basılan Semerkand Dergisinde yazdığı yazılarının diğer bir bölümü *Müslümanca Bir Hayat İçin* kitabında toplandı. Müslümanların tarihleri boyunca şimdiye kadar yaşamadıkları *Din’e yabancılaşma* problemi üzerine önemli tespitler içeren kitabın takdimi şöyle: *Müslümanlar, uzun tarihleri boyunca, bugün yaşadıkları *yabancılaşma* durumunu hiçbir zaman yaşamadılar. Din’le ilişkimiz noktasında içinde bulunduğumuz süreci *farklı* kılan en önemli özellik bu olsa gerek. *Küreselleşme* tabiri, kaçınılmaz olarak *tektipleşme*yi de ihtiva ettiğinden, yaşadığımız *yabancılaşma* durumunu, Müslümanların, mezkûr tabirin patentini ellerinde bulunduranlara her alanda benzemesi olarak ifade etmek yanlış olmayacaktır. Evet, köklü bir *dönüşüm* süreci yaşıyoruz ve bu sürecin işaret levhaları *modernite* istikametini gösteriyor. Süreç önce *algı*da kendisini gösteriyor.
Özellikle bir kısım okumuş-yazmışlarımız, Darwinizmin biyolojik versiyonuna refleksif tepkiler gösterirken, sosyolojik versiyonunu iliklerine kadar yaşamanın hazzıyla, bizden önceki kuşakların görüş açılarının daha dar, beyinlerinin daha küçük olduğu vehmini *hakikat* yerine koyarak çıktığı yolda, modernitenin dayattığı düşünce ve hayat kalıplarını mutlaklaştırarak vahiy yerine koyuyor. İslam’da Hükümlerin Esnekliği, Sabit Din Dinamik Şeriat, Ahkâmın Değişmesi… başlıklı çalışmaların bu süreçte yoğunluk arz etmesinin sebebi budur.
Yaşadığımız hayat muhkem hükümlerin yerini almış, küresel sistemin düşünce ve hayat kalıpları esas alınmak suretiyle Din o doğrultuda dönüşüme tabi tutulur hale gelmiştir. İtikaddan amele, ahlaktan tasavvura kadar *İslamî* olan ne varsa bu sürecin nesnesi kılınmıştır. Efendimiz (s.a.v)’in pek çok hadisinde dikkat çektiği *ahir zaman durumu*dur bu ve biz, bu külli savrulma sürecinde istikamet üzere kalabilmek için öncelikle bilinçaltı seviyesinde maruz kaldığımız zihin operasyonlarını fark etmek durumundayız. Bunun için ayağımızı nereye basmamız gerektiğini bilmek, olaylar ve olgular hakkında konuşurken bize ait kavram ve hükümleri esas alma dirayetini göstermek kaçınılmaz bir zorunluluktur. Elinizdeki kitapta yer alan yazılar bunu sağlamaya dönük mütevazi bir çabanın ürünü olarak okunmalıdır. Maruz kaldığımız durumun hakikatine ilişkin olarak zihinlerde bir kıvılcım çakmasına vesile olabilirsek amacımıza ulaşmış olacağız.*