Mitoloji ve Varoluş

Mitolojik konuşma tarzının unutulduğu bir dünyada mitolojik metinlerin anlaşılması nasıl mümkün olabilir? Kutsal metinlerde işaret edilen hakikati anlamaya çalışırken, mitolojik dili giderecek bir yöntem niçin gereklidir? Dahası böyle bir yöntem, dini metinlerin varoluşsal anlamının korunmasına hizmet eden mitolojik dili çarpıtmaksızın ne derece izlenebilir? Biz bu eserde, Rudolf Bultmann’n mitolojiden arındırma (Einmythologisierung) yönteminin ışığında bu sualleri tartışmaya çalıştık. Mitolojiden arındırma kavramı, tarihselciliğin sınırlı bakışının ötesinde mitolojinin tarihsel çağrısını dile getirme çabasını ifade eder. Özne-nesne şematiğinin yol açtığı epistemolojik krizi aşabilmek için, Bultmann, Yeni Ahit’in eskatolojik anlatılarındaki varoluşsal olarak kavranan bilgi anlayışından yola çıkmaktadır. Fakat Türkçe’de ve özellikle ilahiyat çevrelerinde tarihsellik ve tarihselciliğin neredeyse eş anlamlı olarak kullanılıyor olması, okurun, bu eserde tartışılan mitolojinin tarihselliği meselesini daha somut bir biçimde anlamasına izin vermeyebilir. Basitçe belirtmek gerekirse, tarihselcilik, insan tarihselliği ile ilgili tartışmanın sona erdiği inancına sahip çıkarken, Dilthey’den Croce ve Bultmann’a uzanan çizgide, tarihselliğin henüz tam olarak anlaşılamadığı ve buna bağlı olarak meselenin tartışılmaya devam edilmesi gerektiği konusunda fikir birliği vardır.