Sevgi hayatın özü, nefret ise ölümün irinidir. Bilin ki sevginin özü, damarlarda hür olarak akmadıkça yaşayamaz. Bu açıdan kana çok benzer. Ne zaman kanın aktığı damarlardan birini bastırırsanız, o damarı kaçınılmaz bir tehlike ve öldürücü bir hastalıkla karşı karşıya bırakırsanız. Nefret de hem nefret eden hem de edilen için, ölümcül bir zehir haline dönüşmüş, bastırılmış bir sevgiden başka birşey değildir. Eğer hayat ağacınızdaki sarı bir yaprağı sevginizin memesinden kesmeseydiniz, o yaprak asla sararmayacaktı. Öyleyse sararmış yaprağı sakın ola kınamayınız. Eğer solan bir dala sevgi gıdanızı çok görmediyseniz, o dal asla solmayacaktı. Öyleyse solan dalı da kınamayınız. Eğer çürümüş bir meyveyi nefretinizin irininden emzirmeseydiniz, o meyve asla kokmayacaktı. Öyleyse meyveyi de kınamaya hakkınız yok.En iyisi siz, hayatın özünü, cimri davranarak az kişiye dağıtmayı, çok kişiden de saklamayı yeğleyen ve bu şekilde de hayatın özünü, bizzat kendilerinden sakladıklarının farkında bile olmayan kör ve cimri kalplerinizi kınayın!