Allah, arzularına ve şehvetine karşı koyan kulunun kalbine bir nur bağışlar. Bu nur kişinin, Allah’ın azamet, celâl, cemal, büyüklük, letafet, hükümranlık, kerem, cömertlik, iyilik, lütuf, bağış, ihsan ve rahmet gibi sıfatlarına ulaşmasına vesile olur. Kişinin nefsini eğitmesinden kaynaklanan nurlar kalbe girdiği zaman, kalp Allah’la beraber olmanın getirdiği neşeyle dolar. Bu neşe damarlarda dolaşarak bütün vücuda yayılır. Bu durumdan sonra dünyalık hazlarla ilgili neşelerin bu damarlarda mesken tutması mümkün olmaz. Kalp güç kazanır ve nefs zayıflar. Kalp Allah ile yaşar ve nefsin arzuları ölüp gider. Nurlar nefsi tamamen ele geçirir ve onu mağlup eder. Kul, nefsinin saflığından ve delicesine tutulduğu sevdadan ötürü artık özgürdür. İşte hakiki mutluluk budur!