Tükendi
Gelince Haber VerDünya kuruldu kurulalı bu kadar küçük bir hadise, bu kadar büyük bir baş doğurmadı. Hadise küçüktür: eğer kendisine nispet ederseniz hadise büyük ve müthiştir. Ne 31 Mart, ne Şeyh Sait isyanı mahiyet ve ruh olarak Menemen ile boy ölçüşemez, zira bunlar irticanın basit ve adi bir kalkışmasından, kötü bir fırsatçılıktan başka bir şey değildir...
Mes’ul kimdir? Mes’ul, Derviş Mehmet ve avenesi değildir. İrtica, okyanustaki buz dağları gibi suyun yüzüne sivri bir uc çıkardı. Mes’ul, bu uç değil, buz dağının heyeti mecmuasıdır. Bu ucu tepelemekle ondan hiçbir nişane bırakmamakla dağı kaldırmış olmayız. O dağı tuzla buz etmek lazım. Mes’uller suyun yüzüne çıkmayan, cemiyet hayatı içinde ona sinsi sinsi omuz verenlerdir. Mes’ul; kasketinin güneşliğini kasketlikten çıksın diye arkasına getiren, elleri cübbesinin cebinde yüzümüze bıkmaktan korkarak, telaşlı telaşlı yürüyendir...
Gözüme görünen şeyi açıkça, kaidesiz tertipsiz ve imasız söylüyorum. Eğer inkilâbı zayıf tutarsan, eğer inkilabın yüreğini, hassasiyetini ve sinirlerini temsil etmezsen, bıçağın ters tarafı ile yirmi dakikada kesilen Kubilay’ın kafasında, sana tevcih edilen akibeti seyredebilirsin...
Türkiye’nin nüfus kütüklerindeki softa ve mürtecilerin yeşil kanını kurutacaksın; bu kadar.
Necip Fazıl Kısakürek
Hakimiyeti Milliye, 5 Ocak 1931