Tükendi
Gelince Haber VerBirçok kez ölmek olası mıdır? Bu kitabı okuyunca eminim siz de bu soruyu soracaksınız. Kim bilir, belki de yeteri kadar diğeri olunursa, bir “tekil çokluğa” ulaşılırsa mümkündür. Sevgili Seyfettin Babat’ın koyu kahve tadındaki satırlarında anlatılan hikâyenin her detayının tanığıyım ben de. Hiçbir satırına yabancı değilim. Hazreti Ali’nin Zülfikar’ı ile Yarıkkaya’yı açışına, Yarıkkaya rüzgârının öfkesine, dekovil hattındaki köhne vagonlara, Şekere Köprüsü’ne, Fransız Mezarlığı’na, Antakya’ya, Beyrut’a, İskenderun’a; yasemin çiçeği kokan kadınlara ve erkeklere, akşamsefalarının, beyaz zambakların kokusuna, begonvillerin baştan çıkaran renklerine; imkânsız aşklara, öldüren kıskançlıklara; hüzne, hazza, lanete, savaşa; Müzeyyen Senar’a, Özlem’e, Şevki’ye, Suphi’ye, Faruk’a, merhum şoförün karısına... Hepsine aşinayım.
An, geçmiş ve gelecek arasında sıkışıp kalmıştı ve Madam sonunda bundan kurtularak öldü! Arapça bir ağıt duyduğumuzda bunu daha iyi ayrımsadık ve hepimiz kendi yitik aşklarımıza ağladık. Evet, Madam öldü. Ölmeseydi de biz öldürecektik onu zaten. Zavallı önyargılarımızla, onulmaz nefretimizle, amansız riyakârlığımızla öldürecektik onu.
Eğitimci-Yazar Kadir Peker...