Tükendi
Gelince Haber VerFahreddin Iraki; Irak’ta Şeyh Şihâbüddîn-i Sühreverdî’den, Hindistan’da Şeyh Behaüddîn Zekeriyyâ-i Multani`den tasavvuf dersleri almış ve bu vadide önemli bir mesafe katetmiş bir hakikat arayıcısı olarak Anadolu’nun manevî muhitlerinden de tefeyyüz etmek üzere Konya’ya gelmiştir. Konya’da Konevî’nin derslerine katılarak öğrenegeldiği ve yaşaya geldiği tasavvuf disiplininin farklı bir penceresinden bakma fırsatı bulan Irakî, tasavvuf çevrelerince çokça önemsenen bir eser olan Lemaât’ı burada kaleme almıştır. Gerek Sadreddin Konevî’nin derslerinden aldığı feyz, gerekse İbn-i Arabî’nin Füsûsu’l-Hikem’ini okurken ulaştığı düşünceler onu bu eseri yazmaya sevk etmiştir denebilir.
Mensur bir eser olmakla beraber zaman zaman manzum parçalara da yer veren eser, daha çok aşk, âşık, maşuk konularını işlemektedir. Yirmi yedi lem’adan oluşan Lemaât, Fahreddin Irakî’nin tasavvufî düşüncelerin en yoğun şekilde işlendiği eserdir. En özet cümleyle söylenecek olursa, bu eserin hemen bütününde Irakî, genelde bütün varlığın, özelde ise insanın cephesinde var olan güzelliklerin aslında bir tecelliden ibaret olduğunu, hepsinin ilâhi güzelliğin yansımaları olduğunu iddia etmektedir.
Bu çalışmada; sırasıyla, Fahreddin Irakî ve eserleri hakkında bilgiye, Lemaât’ın Eski Anadolu Türkçesine tercüme edilmiş bir nüshasının çeviri yazılı metnine ve sözlüğe yer verildi.