Tükendi
Gelince Haber VerKurumsal yönetim, İngilizce “Corporate Governance” kavramının Türkçe karşılığıdır. “Governance” kelimesi kontrol etmek, yöneltmek işlevlerini içerir ki bu aktiviteler doğal olarak kamu, özel, kar amacı güden ve gütmeyen tüm birimlerce yapılmaktadır. “Corporate” kavramı ise, başka birimlere ait değil, şirketlere ait uygulamalara referansta bulunulduğunu belirtir.
Aslında “corporate governance” kavramının karşılığı olarak “kurumsal yönetim” sadece şirketlerin yönetimi ve denetimine ilişkin kurallar bütününe işaret etmekten uzaktır. Ancak daha önceleri kullanılan “yönetişim” kavramı hiçbir şey ifade etmemektedir. Alternatif olarak, örneğin, Sak (2004: 19) “yönetim biçimi” kavramını da kullanmaktadır. Orbay da (2004: 204) “şirket yönetkesi” kavramını benimsemiştir. Ancak, özellikle Sermaye Piyasası Kurulu’nun bu konuda 2003 yılında yayımladığı ilkelere “Kurumsal Yönetim İlkeleri” adı verilmesi, artık kurumsal yönetim kavramının benimsendiğinin bir göstergesidir.
1997’lerde Uzak Doğu’da başlayıp dalgalar halinde tüm dünyaya yayılan kriz, Amerika’da Enron ve Avrupa’da Parmalat skandalları ile simgeleşmiş oldu. “Kriz ve Yenilenme” adlı kitaında David Hurst (2000) krizlerin şirketlerin silkelenip hantal bünyelerinden kurtulmalarına ve bir lider öncülüğünde yeniden canlanmalarına neden olan faydalı bir süreç olarak belirtmektedir. İşte bu son kriz, tüm şirketler için “kurumsal yönetim” uygulamalarını bir lider kılmıştır. Nitekim bu krizlerden hemen sonra 2002’de yürürlüğe giren Sarbanes-Oxley Yasası, kurumsal yönetimin yeni oluşumdaki liderlik gücünü pekiştiren bir düzenleme olmuştur.
Kurumsal yönetim şirketin fon sağlayıcılarının yatırımlarının korunmasına yönelik gerçekleştirilen uygulamalardır. Kurumsal yönetim uygulamalarının yerleştiği bir şirkette, yatırımcılar pasif bir şekilde şirket faaliyetlerini sadece dönemsel bazda incelemezler. Bilakis kendilerini sömürüye yeltenen yöneticileri kesintisiz olarak kontrol edecek şekilde donanımlı olurlar.