Tükendi
Gelince Haber Verİnsanın yaratılış amacından kopuk bir dünya hayatı Kur’ân’ın birçok âyetinde açıklandığı gibi anlamını ve amacını kaybetmekte, sadece görünüşte kalmaktadır. Bu amacı göz ardı etmeden hayatın gereklerine uyulması Kur’ân’ın insandan isteğidir. Dolayısıyla dünya hayatının tamamen mahkûm edildiği bir İslâm hayat tarzı ve Kur’ân mesajı bulunmamaktadır. Dünya hayatının bir temsili Kur’an’da “la‘ibun ve lehvun ve zînetun ve tekâsürun” kelimeleriyle yapılmaktadır. Burada dünya hayatının mahiyeti bildirilmekte ve insanlara sunulan hali ifade edilmektedir. Ancak insandan istenen, dünyanın zîneti olan evlat, mal ve ehli ile meşgul olurken onlara vereceği kıymet ve değere dikkat etmesidir. Nitekim dünya hayatı eğer bir takım dünyevî ölçü ve kıyaslamalar yoluyla ölçülürse insan gözünde çok büyür ve önemli bir şeymiş gibi görünür. Ancak varlık ölçüleriyle değerlendirildiğinde, dünya ve içindekilerin önemi, bireyi ahirete hazırlaması itibariyle bir değer kazanmaktadır.
Bu çalışmada “lehv, la‘ib ve lağv” kelimelerinin geçtiği âyetler incelenmiş, gerek klasik dönem gerekse modern dönem müfessirleri temel alınarak oyun ve eğlence ifadelerinin yer aldığı âyetler bütünlük içerisinde ele alınmıştır. Böylece söz konusu âyetlerin doğrudan dünya hayatının yerilmesi ile ilgili olmayıp, kâfir, müşrik, münafık ve Ehl-i Kitab’ın tutum ve davranışları hakkında olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışmanın son bölümünde ilgili kavramların diğer İslâmî ilimlerde nasıl kullanıldığıı ve bu kavramlara ne gibi anlamlar yüklenildiği araştırılmıştır. Bu terimler hakkındaki hadisler ve Asr-ı Saadet dönemi incelenmiş, mutasavvıfların oyun-eğlence ve bu konuyla bağlantılı olarak sema ve raks hakkındaki görüşleri değerlendirilmiştir.