Tükendi
Gelince Haber VerCahiliyeyi anlamak tarihi süreçte nüksedecek olan benzer inançları anlama ve “iyileştirme” (Bakara, 2/10) imkânı sağlar. “Müşrik zihniyeti” ne kadar sağlıklı “berraklaştırılıp” deşifre edilirse ilahî metnin arka planı da o kadar netleşir.
Kur’ân’ın ilk dönemin düşünce dünyasına getirdiği açılım, kültürel mirasın tamamen reddine dayanmaktan ziyade onun sathîlikten uzak, sahih ve “derinliği” olan yeni bir düşünce ve değerler dünyası ortaya koyarak farkını/farkındalığını gösterdi. Çünkü şekilcilik söz konusu olunca, dinin ruhu kaybolur, geriye sadece görüntüler, simgeler ve formaliteler kalır.
Kur’ân, ilk hitap kitlesinin fikir ve zihin dünyasında değişim ve dönüşüm gerçekleştirirken, muhatabını imhaya değil ihyaya/iyileştirmeye ve inşaya yönelik bir strateji üzerinden Allah merkezli bir dil kullanır.
Kur’ân gibi bir kitaba muhatap olmak (kılınmak) bile başlı başına ileri bir seviyenin göstergesidir.
Kur’ân, bu vesileyle, ilk muhataplarını doğru ve sahih kanallarla “bilgilendirerek,” içinde bulundukları mevcut durumdan çıkış yolu gösterir. Vahiy, muhataplarından, müşriklerin din tercihlerine baskı ve dayatma yapmaktan uzak durmalarını ister. Çünkü dinî pratikler bireysel bir tercihtir. Birey, bu tercihi yaparken baskıdan uzak ve özgür olmalı ve ona, doğru bilgiyle buluşabilme zemini sağlanmalıdır. Ta ki, “...yok olup gidecek olan, hakkın açık tecellisiyle yok olup gitsin, kalıp yaşayacak olan da (yine) hakkın açık tecellisiyle yaşasın...” (Enfâl, 8/42)